Cem Yılmaz’ın İzmir’deki gösterisi yağmur yüzünden 2 saat kala ertelenince, Nazilli’den gelen seyircisi isyan etmiş. Cem Yılmaz da kendisiyle dalga geçmiş. Bir kere seyirci velinimettir. Dalga geçilir mi? Ayıp. Ayrıca 31 Ekim’e açık hava bir mekanda gösteri koymak kimin aklıymış acaba? Eğer İstanbul’daki açık hava konserlerinde gördüğümüz gibi seyircinin yağmurluğuyla, şemsiyesiyle gösteri için mekanda kalacağından emin değilseniz bu işi kapalı mekanlarda organize etmeniz gerekir.
ÇOK İYİ YAPMIŞ
Yapımcı Timur Savcı, Meryem Uzerli’nin tükenmişlik sendromuna kapılıp ‘Muhteşem Yüzyıl’ı bırakıp gitmesine “Şımarıklık” demiş. Psikoloğa gidenlere hâlâ deli gözüyle bakılan bir ülkede, bu tür bir rahatsızlığı ‘şımarıklık’ olarak nitelendirmek normal tabii. Avrupa’da insana değer verilen bir çalışma sisteminden gelip burada haftada 6 gün, günde 18 saat çalışılan bir sektöre girince Meryem’in tükenmesi bence son derece anlaşılabilir bir durumdu.
Bu sistemi kuranlardan biri olan bir yapımcının böyle söylemesi de doğal bir yandan. Meryem şımarık falan değildi. Avrupalıydı. İnsan gibi çalışmak ve yaşamak istemişti. Bunun yolunun da bırakıp gitmek olduğunu görünce arkasına bakmadan kaçmıştı. Çok da iyi yapmıştı.
NORMALE DÖNÜYORUZ
Pandemi boyunca neredeyse 2 yıla yayılan bir kültürel boşluk yaşadık. Adeta sanat çöllerindeydik. Ama son dönemde birbiri ardına gelen sergiler, festivaller bizi hayata döndürdü. Yabancı müzisyenler de artık gelmeye başladılar ülkemize. Beni en çok sevindiren iki isim var, önümüzdeki günlerde dinleyeceğimiz. Biri dünya müziğinin ünlü isimlerinden Hindi Zahra.