Küresel ölçekte farklı türden gelişmelerin eşanlı olarak yaşandığı, önemli sayılabilecek taktik hamlelerin yapıldığı ve endişe ile beklenen bazı verilerin açıklandığı bir haftayı geride bıraktık. Ticaret savaşları olarak algılanan ve beklentileri olumsuz yönde etkileyen, ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına ek gümrük vergisi getirme kararını etkilemeye yönelik girişimler ekonomi gündemine ipotek koymaya devam etti. Şubat ayı ABD işsizlik verileri ise, tırmanış eğilimindeki endişeleri yeterince azaltamadı.
Bu gelişmelerin gölgesinde kalan piyasalar, mevcut seviyelerini korumaya ve sakin kalmaya çabaladı; gündem olmaktan uzaklaştıklarına umdukları oranda sevinemediler. Zira beklentiler düzelmedi ve risk alma isteğini destekleyecek türden önemli bir gelişme yaşanmadı. İç piyasalarımız ise, içeride yaşanan olumsuzluklara rağmen dışarıdaki bu sakinlikten yararlanmaya çalıştı. Önemli ve yeni sayılabilecek fiyat hareketleri söz konusu olmadı.
Siyasi yalnızlaşma eğilimini durdurmaya çalışıyor
Ticaret açığını daraltmak amacı ile gündeme gelen ek gümrük
vergileri konusunda, ABD yönetimi geri adım atmak ve siyasi
yalnızlaşma eğilimini pazarlık yolunu açık bırakarak durdurmaya
çalışmak zorunda kalmış gibi görünüyor. Çin’in Kuzey Kore’yi ikna
ederek Pasifik Bölgesindeki jeopolitik risk algısını geriletme
hamlesi, Avrupa Birliği’nin misillemede bulunma ve Dünya Ticaret
Örgütüne gitme tehdidi ve bir ekonomi danışmanının tavır alma
anlamına gelen istifası sonucu etkilemiş olabilir. Zira Kanada ve
Meksika ek gümrük vergilerinden muaf tutulurken diğerleri için
pazarlık kapısının açılması daha farklı düşünmeye izin
vermiyor.
Ek gümrük vergileri konusunda imzadan çıkan karar şimdilik ticaret
savaşları senaryosunu geçici olarak rafa kaldırmış, ABD enflasyonu
ile dolar faizlerine ilişkin beklentilerin seri bir şekilde
olumsuzlaşma riskini kısmen azaltmış olabilir. Fakat Almanya’nı
liderliğindeki Avrupa Birliğinin, pazarlık etmek ve ABD vesayetini
pekiştirmek yerine misillemede bulunmak ve Dünya Ticaret Örgütüne
gitmek yönünde tavır alması durumunda, ABD ve küresel dengeler
açısından beklentilerin olumsuzlaşmasını önlemek kolay olmayabilir.
Böyle bir yaklaşım, AB açısından daha bağımsız yeni ufuklara yelken
açma ve geleceğe yönelik stratejide önemli değişiklikler yapma
niyeti anlamına gelebilir; İngiltere ile olan boşanma
görüşmelerindeki aksama, benzer bir sebepten kaynaklanmış
olabilir.
Piyasalar, ücret artışlarının %2.6'da kalmasında tesilli arıyor