Özelde döviz kurlarına ve genelde finansal piyasalara ilişkin kafa karışıklığının giderek yoğunlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Basitleştirilmiş yanıtlar kimseyi tatmin edemiyor, karmaşık olanlar ise olması gerektiği gibi anlaşılamıyor. Riskli pozisyonlarını azaltamadığı için bunları savunmak adına artırmak zorunda kalanların eylem ve söylemleri bu sonuçta belirleyici oluyor; bu durum sistemik kırılganlığın sinsice armasına ve istikrarsızlık potansiyelinin büyümesine sebep oluyor.
Küresel düzeyde yaşamakta olduğumuz gelişmeler, kredi krizi öncesindeki eğilimleri anımsatıyor. Siyasi İradeler, sistemi oluşturan kurumsal yapılar ve önemli boyutta risk taşıyanlar ile para otoriteleri arasındaki gerginlik artmaya devam ediyor. Daha ciddi krizlerden kaçınma konusunda anlaşamıyorlar! Para otoriteleri günü kurtarma pahasına sorunları ağırlaştırma yaklaşımından uzaklaşmak gerektiğini görüyor ve bir şeyler yapmaya çalışıyor; diğerleri ise başka seçenek kalmadığını iddia ederek eski alışkanlıklarını sürdürmeye çalışıyor.