Uğur Civelek Dünya Gazetesi

Döviz piyasalarındaki eğilimler belirsizliği azaltmıyor!

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriye göre temmuz ayı Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksimiz yüzde 2,24 oranında yükselmiş! şubat ayı başından Haziran sonuna kadar olan dönemde yatay...

23 Ağustos 2017 | 164 okunma

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriye göre temmuz ayı Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksimiz yüzde 2,24 oranında yükselmiş! şubat ayı başından Haziran sonuna kadar olan dönemde yatay eğilim sergileyen bu verinin seri bir şekilde ve yukarı yönde hareketlenmesi, ne olup bittiğini anlamayanlar açısından kafa karıştırıcı olabilir!

Ne olup bittiğini anlamak için temmuz ayı genelinde döviz kurlarında yaşanan hareketlerin hatırlanması gerekiyor. Zira ihracata konu olan mallar ve bunların yabancı paralar cinsinden fiyatları ile döviz kurları sonuç üzerinde belirleyici oluyor. Eğer dolar kurlarında ilk hafta yaşanan geçici hareketlilik dışında önemli bir değişiklik yaşanmadığını düşünüyorsanız, yanılmış olabilirsiniz! Evet, dolar kurunda önemli bir değişiklik yaşanmadı; fakat euronun diğer tüm paralara karşı değerlenmesi, döviz sepeti bazında nispeten makul sayılabilecek bir yükselişe sebep oldu. İhracatçılarımızın bir miktar da olsa rahatlamasına katkı yaptı, temmuz ayı Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi yükseldi.

Bu aşamada yakın gelecekte yaşanabilecekleri öngörebilmek için iki farklı soruya yanıt aramak yararlı olabilir. Yurt Dışı Üretici Fiyatlarındaki artışın içerideki enflasyonist baskının artmasına katkı yapıp yapmayacağının tartışılması gerekiyor. Ayrıca eurodaki mevcut eğilimin devam edip etmeyeceği de, özellikle Avrupa'ya ihracat yapan işletmelerimizi çok yakından ilgilendiriyor.

İhracatçılarımızın birim satış başına ellerine geçen Türk Lirası cinsinden hasılanın artması, iç piyasa ve yerel paralar ile yapılan dış ticarete konu olan malların fiyatını aynı yönde etkilemesi olasıdır. Bu açıdan bakıldığında ek bir enflasyon baskısı söz konusu olabilir. Fakat sadece euronun değerlenmesinden kaynaklanan fiyatlama eğilimi, Türk Lirasının diğer paralara karşı değer kaybettiği senaryoya göre daha sınırlı kalabilir.

Eurodaki mevcut değerlenme eğiliminin devam edip etmeyeceği ise apayrı bir konudur ve ürettiği belirsizlik oldukça yüksektir. Yaklaşık üç yıldır euronun Amerikan Dolarına karşı değer kaybedeceği ve paritenin 1 seviyesinin altına ineceğini pazarlayanların aniden ağız değiştirmesi, bu yılın sonu için 1,20 düzeyinin üzerini öne çıkarması anlamlıdır! Temel faktörlerin yeterince dikkate alınmaması ve acil ihtiyaçların karşılanmaya çalışılması, öne sürülen abartılı iddialar üzerinde belirleyici konumdadır.

Azaltılamayacak kadar büyük risk taşıyanlar, son üç yıl genelinde önce euronun değer kaybeden ve kolay borçlanılabilen bir para haline gelmesi için yoğun çaba harcamıştır; fakat başarılı olunamamıştır. Son üç ay genelinde ise tam aksi bir zorlama ile riskten kaçınma eğilimini öteleyerek günü kurtarmaya çalışmaktadırlar; bu sayede dolar endeksi gerilemekte ve çok kısa vadede piyasa eğilimleri yönlendirilebilir hale dönüşmektedir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fiyatlama davranışları ve zorunlu değişim 23 Şubat 2019 | 292 Okunma Bunalım var dengelenme yok! 16 Şubat 2019 | 277 Okunma Kredi mekanizmasi çalışmıyor ve ekonomi boğuluyor! 27 Eylül 2018 | 681 Okunma İyimser olmayı zora sokan küresel olumsuzluklar! 25 Eylül 2018 | 272 Okunma Küresel koşullar ve olumsuzlukların artan bulaşıcılığı 20 Eylül 2018 | 426 Okunma