Türk Lirasının değerine ilişkin belirsizliğin ve buna bağlı olarak ekonomik kırılganlığın yükseliş eğiliminde olduğu bir süreçten geçiyoruz. Küresel ölçekte ise olumsuz eğilimlerin güçlenmesini geciktirmek ve herhangi bir gelişen ekonomideki sıkıntıların diğerlerine bulaşmasını ötelemek üzere, örtülü müdahalelerin devrede olduğuna tanık oluyoruz.
Küresel koşullar, Türkiye ekonomisinin tek başına diğer gelişenlerden olumsuz yönde ayrışmasının olageldiği şekilde devam edemeyeceğini düşündürüyor. Ya bizdeki olumsuz eğilimlerin güçlenmesi geçici bir süre için durulacak, ya da riskten kaçınma eğilimi diğer gelişenlerde de etkili olmaya başlayacak; küresel beklentiler kademeli olarak bozulacak ve gelişmişlerin iyimser tasarımları da etkisizleşecek.
Geride bıraktığımız hafta içinde yaşanan en önemli sürpriz, Euro’nun Amerikan dolarına karşı yeniden değerlenmesi oldu ve Türkiye dışındaki gelişenlerin parasındaki kayıplar kısmen geri alınabildi; dolar faizlerine ilişkin beklentilerdeki pekişmeye rağmen yaşanan bu durum doğal bir görünüm sergilemedi. Çin tahvillerindeki getirilerin yükselmesinin, diğer gelişenleri olumsuz yönde etkilemesine izin verilmedi! Döviz piyasalarındaki bu yapaylık, emtia ve sermaye piyasalarında oluşmaya başlayan satış baskısını azaltan en önemli faktör oldu.
Fakat piyasalarımız, küresel koşullardan bağımsız olarak spekülatif atak yemeye devam etti.
Ekim ayı başından bu yana, diğer gelişenlerden olumsuz yönde ayrışmaya devam ettik. Bu sonuçta, birbiri ile bağlantılı iki faktörün etkili olduğu dikkat çekiyor. Bulunduğumuz coğrafyaya ilişkin siyasi ve jeopolitik gelişmeler, sermaye akımlarını yönlendiren ve piyasalara yapay müdahaleler yaparak çıkarlarını kollamaya çalışanları rahatsız ediyor. Ayrıca, ekonomimiz konusundaki geleceğe ilişkin beklentilerin olumsuzlaşmaya devam etmesi de rahatsızlık yaratıyor.
Merkez Bankamız olanakları çerçevesinde ve faizlerin daha fazla yükselmesini önleyecek şekilde, Türk Lirasındaki olumsuz eğilimin yönünü değiştirmeye veya en azından durdurmaya çalışıyor. Aksi takdirde beklentilerdeki bozulmanın hızlanacağı ve yıkıcı sonuçlar üretebileceği biliniyor. Bu süreç boyunca, Siyasi İradenin talep ettiği faiz gerilemesinin mümkün olamayacağını hesaba katmak gerekiyor; bu durum bile beklentilerin bozulmaya devam edebileceği, paranın devir hızının mevsimlik koşullardan bağımsız olarak yavaşlayacağı ve borç-alacak zincirinde kırılmalar yaşanabileceği anlamına geliyor.