Uğur Civelek Dünya Gazetesi

Gerçeklerin inkarı artık kısa vadeli çözüm olamıyor!

Gelir ve servet dağılımındaki eğilimler ile ekonomi politikalarının etkinliği arasında oldukça güçlü bir ilişki var. Eğer yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı...

30 Ağustos 2018 | 333 okunma

Gelir ve servet dağılımındaki eğilimler ile ekonomi politikalarının etkinliği arasında oldukça güçlü bir ilişki var. Eğer yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı istikrarlı bir şekilde azalıyor ve orta gelir grubu genişliyor ise hem para ve maliye politikalarının etkinliği artarken yan tesir riskleri azalıyor, hem de ekonomik hedeflerin yakalanması kolaylaşırken yaşam standardı yükseliyor. Eğer fiili durum tam aksi eğilimlere işaret ediyor ise, sonuçları da bu duruma uygun şekilde gelişiyor ve tüm sorunların ağırlaşması engellenemiyor. Bugünü ve bundan sonra yaşanacakları anlayabilmek için bu ilişkilerin irdelenmesi gerekiyor.

Öncelikle 1980 sonrasındaki küreselleşme denilen kuralsızlık ile 1995 yılını takip eden sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikalar setinin, gelir ve servet dağılımları üzerindeki etkilerinin irdelenmesi gerçekçi olunabilmesi açısından önem taşıyor. Küresel ve ulusal çaptaki sorunların evrimi, gelişmiş ve gelişenler arasındaki farklılaşmalar ile gelişenler arasındaki ayrışmalar arasındaki ilişkilerin de mercek altına alınması yararlı olabilir. Küresel düzeydeki uzlaşmazlıkların temel sebepleri daha anlaşılabilir hale gelebilir!

Küreselleşme servet dağılımını bozdu

Küreselleşme denilen kuralsızlık 1980 senesini takip eden on beş yıl içinde, küresel gelir ve servet dağılımını hatırı sayılır ölçüde bozdu. Monetarist yaklaşım olarak anılan yaklaşım seti bu sonuçta belirleyici oldu. Ekonomik desteğe ihtiyaç duyan gelişen ekonomilere dayatılan yaklaşımlar kısa vadeyi kurtarıyor olsa da sorunları ağırlaştırdı. Özelleştirmeler ve diğer yaklaşımlar ile kamunun küçültülmesi, küresel sermayenin hareket yeteneğini sınırlayan tüm düzenlemelerin kaldırılarak ayrıcalıklı üretim faktörü haline getirilmesi, salt para politikası uygulamaları ile ekonomiye müdahale edilmesi 1990’lı yılların ikinci yarısındaki olumsuzlukların sebebi oldu; gelir ve servet dağılımındaki bozulma hızlanırken yoksulluk sınırının altında çok tehlikeli bir yoğunlaşma yaşandı.

1995 ve 2001 yılları arasında ciddi krizler yaşandı; bu dönemin sonunda refahını artırmaya devam edebilen ve büyüyen ekonomi kalmadı. Söz konusu dönemin başında, para otoriteleri veri bağımlısı olduklarını itiraf etmek zorunda kaldılar ve hızla Monetarist yaklaşımdan uzaklaşmak durumunda kaldılar. Sürdürülebilir olmaktan çıkan eğilimler nedeniyle ABD önderliğinde geleneksel olmayan politika setine geçişle birlikte bulaşıcı krizler kronikleşmeye başladı. Asya, Rusya, Latin Amerika derken 2000 yılında ABD Ekonomisi de tehlikeli türden bir durgunlukla tanışmak zorunda kaldı. 2002 sonrasında ise günü kurtarmak adına girilen süreç ise, denize düşenin yılana sarılmasından başka bir şey değildi; gelir ve servet dağılımlarını bozarak ve borçlulukta aşırılık sınırlarını zorlayarak küresel krizlerin altyapısını hazırladı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Fiyatlama davranışları ve zorunlu değişim 23 Şubat 2019 | 292 Okunma Bunalım var dengelenme yok! 16 Şubat 2019 | 277 Okunma Kredi mekanizmasi çalışmıyor ve ekonomi boğuluyor! 27 Eylül 2018 | 681 Okunma İyimser olmayı zora sokan küresel olumsuzluklar! 25 Eylül 2018 | 272 Okunma Küresel koşullar ve olumsuzlukların artan bulaşıcılığı 20 Eylül 2018 | 426 Okunma