Geride bıraktığımız hafta, açıklanan ekonomik veriler ve
gelişmeler açısından ilginç bir görünüm sergiledi. Türkiye
ekonomisine ilişkin hormonlu büyüme ve işsizlik verileri
beklentilerin düzelmesine katkı yapamadı. ABD para otoritesinin
aldığı kararlar ise, derinlik sarhoşluğundan çıkmak istemeyen
finansal piyasaları sarstı.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan verilere göre, bu
senenin ilk çeyrek dönemine ilişkin Gayri safi yurtiçi hasıla
büyümesi yüzde 5 olmuş; Mart ayı işsizlik rakamı ise yüzde 11.7
düzeyine gerilemiş. Bu verilere yüzeysel bir şekilde bakanlar,
ciddi zorluklara rağmen makroekonomik görünümün düzelmeye
başladığını iddia edebilir! Şahsen bu rakamların gerçeği
yansıtmadığını ve bir anlamda gelecekten avans kullanılarak
şekillendirildiği için sorunları ağırlaştırdığını düşünüyorum.
ZORLAMALAR MAKBUL DEĞİL
Bütün bir yıl boyunca kullandırılabilecek kredilerin yarıya
yakınını ilk çeyrekte kullandırılmasını zorlar ve kamu
harcamalarını hesapsızca artırır iseniz, ekonomide geçici bir
hareketlenme yaşanabilir. Paranın devir hızı bir süreliğine artar
ve ekonomi canlanıyormuş gibi görünebilir. Devamında ise
kaçınılandan çok daha ciddi ve yıkıcı bir durgunlukla tanışılması
kaçınılmaz olabilir. Büyüme ve istihdam seferberlikleri, yağmurdan
kaçarken doluya tutulmak şekline dönüşebilir!