Uzatmalı Kurban Bayramı sürecinde küresel ölçekte yaşanan gelişmeler ve dün açıklanan Ağustos ayı enflasyon verileri, aşırı iyimser senaryolar lehine piyasa yapmaya çalışanları çok terletecek gibi görünüyor. Kuzey Kore ve Orta Doğu’ya ilişkin büyüyen jeopolitik gerginlikleri görmezden gelmek, dolar faizlerine ilişkin iyimserliği korumak giderek zorlaşıyor! Beklenenden yüksek çıkan enflasyon rakamlarımız ise geleceğe yönelik beklentileri olumsuzlaştıracak bir nitelik taşıyor! Zira değişen koşullar, riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesi ve azaltılamayacak kadar büyük risk taşıyanları birbirlerine düşürerek öngörülemeyen fiyat hareketlerine yol açması olasılıklarını artırıyor.
Küresel piyasalar ağustos ayı ABD Tarım Dışı Enflasyon rakamlarını, gerçekçi bir şekilde yorumlamaktan kaçındı ve evdeki hesabını çarşıya uydurmak için zaman kazanmaya çalıştı. Tam istihdam düzeyine gelmiş ve iş gücüne katılım oranının daha fazla artmakta zorlandığı bir ortamda yaratılan 156 binlik net istihdam önemlidir; bunu düşük bulan piyasa beklentileri abartılıdır. Ayrıca dolar cinsinden emtia fiyatlarındaki yükseliş ve 200 milyar doların üzerinde hasar yaptığı iddia edilen kasırganın yaratacağı ek istihdam gereği, dolar faizleri konusundaki iyimserliği desteklemiyor. Ücretler ve enflasyon öngörülenden daha seri bir şekilde artarak, piyasaların iyimser hesaplarını bozabilir.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan ağustos ayı enflasyon rakamları ise beklenenden yüksek çıkarak, geleceğe yönelik hesapları sarstı. Gıda ve giyecek fiyatlarındaki gerilemeye rağmen tüketici fiyatları yüzde 0,52 oranında arttı; yıllık rakam ise yüzde 10,68 düzeyine sıçradı. Yurt içi üretici fiyatlarındaki artış ise Türk Lirasındaki değerlenme zorlamasına rağmen yüzde 0,85 oranında yükseldi. Bu veriler geleceğe yönelik iyimser makroekonomik öngörüleri bozdu; bu senaryolardan medet umanları hayal kırıklığına uğrattı, morallerini bozdu. Yıl sonu enflasyonunun tek haneli olma olasılığı önemli ölçüde azaldı, Türk Lirası cinsinden yatırımların cazibesi azaldı ve pazarlanması zorlaştı!
Bu arada uzatmalı tatil öncesinde ve derinliğin olmadığı koşullarda Türk Lirasında yaşanan değerlenmeyi ve ne kadar kalıcı olabileceğini de irdelemek gerekiyor. Döviz rezervlerimizin artamadığı ve cari açığımızın yeniden büyüme eğilimine girdiği, küresel piyasalara ilişkin orta vadeli belirsizliğin yükseldiği koşullarda yaşanan bu eğilim kesinlikle güven vermiyor. Beklentileri düzeltmeye çalışan içerideki yetkililer ile Türkiye risklerini azaltabilmek için içerideki risk alma isteğini uyarmaya çalışan yabancıların ortak bir manipülasyonu algısı yaratıyor.
Döviz konusunda aşırı bozuk olan arz talep dengesizliğini, dövize yönelen yerleşikleri yanlış yaptıklarına ikna ederek düzeltmeyi denemek zorunda kalıyorlar! Başarılı olamazlar ise, oldukça sert geri tepme yaşanabilir ve gelişmelerin kontrolden çıkması söz konusu olabilir; enflasyon rakamları bu olasılığı güçlendirdi. Döviz hesaplarında 20 milyar doları aşan artıştan kaynaklanan talep fazlasına rağmen kurların gerilemesi, ancak hacimli vadeli satışlar ve yabancıların para piyasasında beklemesi sayesinde mümkün olabildi. Fiyat oynaklıklarını artırarak güvensizlik yaratabilecek ciddi bir enerji birikimi söz konusu olduğunu dikkate almak gerekiyor!
Küresel ve ulusal piyasa koşulları kırılganlık algısının yükselme olasılığının daha yüksek olduğuna işaret ediyor. Orta Doğu ve Kuzey Kore’ye ilişkin jeopolitik gerginlikler ve ABD’deki borçlanma tavanının artırılması gereksinimi konusundaki endişeler, sakin ve iyimser kalmaya yoğunlaşan piyasaların bu konumunu korumasını zorlaştırıyor. Euro ve Çin parasındaki yapay değerlenmelerin etkisi ömrünü tamamlamak zorunda kalabilir! Tahvil fiyatlaması konusunda, gelişmiş ülke para otoriteleri ile piyasalar arasındaki gerginlik tahammül sınırlarını zorlayabilir. Ayrıca ülkemiz özelinde AB ile ilişkilerde yaşanan bozulmalar da ek sıkıntıların sebebi olabilir! Üçüncü çeyrek bilançolarını olduğundan iyi gösterme çabaları görece önemsiz kaldığı için başarılı olamayabilir!