Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerin kısmen kutuplaşmaya başladığı, iç ve dış siyasete ilişkin belirsizliğin arttığı bir dönemden geçiyoruz. Bu süreçte ekonomi gündeminde ön plana çıkan konular da olması gerektiği gibi tartışılamıyor! Her kesim kendi çıkarlarını dikkate alarak, bir şeyleri değiştirmeye veya bazı gelişmelerin gerçekleşmesini engellemeye çalışıyor. Orta Vadeli Plan (OVP) hedefleri, bütçe gelirlerini artırmak üzere yapılan tasarımlar ve bu hafta açıklanan Eylül ayı enflasyon rakamlarına ilişkin değerlendirmeler bu karambolden etkileniyor.
Orta Vadeli Plan hedefleri pek gerçekçi bir görüntü sergilemiyor; fakat bu durum önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Öncelikle 2017 yılına ilişkin son tahminleri ve 2109 ile 2020 yıllarına ilişkin hedefleri bir kenara bırakmak ve 2018 senesine ilişkin olanlara odaklanmak gerekiyor. Zira bu hedeflere göre şekillenecek bütçe tasarısı, Ekim ayının ikinci yarısında Meclis komisyonuna inecek ve 2017 yılı sonlanmadan yasalaşacak.
Yüzde 5.5’lik büyüme ve yüzde 7’lik enflasyon hedefleri, maliye politikasının gevşek ve para politikasının daha da sıkı olabileceğini düşündürüyor. Bu tablo olası gerçekleşmeler açısından, küresel ve bölgesel koşulların önemini artırıyor ve daha belirleyici konuma getiriyor; evdeki hesapların çarşıya uymasını zora sokuyor!