Küresel ekonomik eğilimler açısından belirsizliğin azaldığını söylemek pek olası görünmüyor. Uluslararası Para Fonu’nun büyüme konusundaki tahminlerini büyüme lehine güncellemesi bu durumu değiştirmiyor; olumlu ve olumsuz faktörler arasındaki dengenin beklentiler düzeyindeki tesisi kırılgan olmaya devam ediyor. Eğilimlerin sürdürülebilir olmadığını ve sorunların ağırlaşmaya devam ettiğini unutmamak gerekiyor.
Geride bıraktığımız yıl genelinde, büyüme konusundaki iyimserlik riskten kaçınma eğiliminin daha belirleyici olmasını engelleyen faktörlerden biri olmuş ve faaliyet dışı gelir yaratan kaldıraçlı pozisyonlarda ciddi kırılmalar yaşanmasını engellemişti. Olumsuz faktörlerin genel eğilimler üzerinde belirleyici olmasını engellemek yönündeki çabalar da sonuca katkı yapmıştı. Gelişmeler benzeri bir yaklaşımın bu sene için de etkili kılınması yönünde zorlanacağını düşündürüyor.
Her ülke iç talebini geliştirmek için seferber olur ve bu amaca
uygun olarak yatırımlarını seferber eder ise, küresel büyüme
canlanabilir. Borçluluk oranlarındaki sağlıksız artışa rağmen
faaliyet dışı gelirlerin azalması önlenebilir veya artması yönünde
seferber olunabilir. Bu açıdan rekabet koşullarını bozmadan genele
yayılmış yeknesak bir büyüme ivmesinin tesisi ile finansmanın da
çok önemli olduğunu ve ciddi zorluklar içerdiğini unutmamak
gerekiyor.
Uluslararası Para Fonu, 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin büyüme
tahminini yüzde 0,2 oranında yükselterek hemen yukarıda ifade
etmeye çalıştığımız olasılığa destek vererek öncülük yapmaya
çalışıyor. Rekabet koşullarının bozulmasına bağlı olarak korumacı
endişelerin geri dönmesi olasılığı, jeopolitik riskler, dolar
faizlerindeki yükseliş veya başka bir sebepten kaynaklanabilecek
riskten kaçınma eğilimi türünden faktörler ise başarı şansını
sınırlıyor. Olumlu ve olumsuz faktörler arasındaki olası
dengesizlikler ise istikrarsızlık potansiyelini besleyerek
kırılganlık yönündeki algıları güçlendiriyor.
Büyüme tahmininin yükseltilmesinde ABD ekonomisi için yapılan güncelleme etkili olmuş. Vergi oranlarında yapılan düzenlemenin yatırımları artıracağı varsayılmış. Fakat bu olasılığın tetikleyebileceği yan tesirler büyük ölçüde görmezden gelinmiş. Bu olasılık dolar faizlerindeki artış beklentilerini güçlendirerek küresel ölçekte riskten kaçınma eğilimini güçlendirebilir; bunun olmasını engellemek yönündeki çabalar, tahvil piyasalarındaki dengesizlikler nedeniyle yetersiz kalabilir. Gerek fiyat istikrarını ve gerek ise finansal istikrarı korumak zorlaşabilir.
Kısa vadeli bakış açısına ve genel iyimserliğe abone olmuş durumdaki piyasaların olumsuzlukları görmezden gelen yaklaşımı, sorunların hızla ağırlaşmasının ve olumsuzlukların daha baskın hale gelmesinin sebeplerinden biri olabilir. Uzun vadeli tahvil faizlerinde yaşanabilecek yükselişler, faaliyet dışı gelir yaratan kaldıraçlı pozisyonlarda deprem etkisi yaratarak gelişmelerin kontrol dışına çıkmasına neden olabilir.
ABD Ekonomisine ilişkin büyüme tahmininin yukarı yönde değişmesi, küresel eğilimlere ilişkin belirsizlik ve kırılganlığı artırıyor. Zira uzun süredir karabasan özelliğindeki bazı endişelerin gerçekleşme olasılığını artırıyor. Tam istihdam düzeyine gelmiş ve işgücüne katılım oranı gerileme eğilimindeki bir ekonomide, enflasyon baskılarının artacağı ve faizlerdeki yukarı yönlü hareketin güçleneceği beklentilerini besliyor. Başka bir deyişle, iyimser senaryoların temel varsayımlarının çökeceği endişesi ön plana çıkacak gibi görünüyor.