Ekonomimiz üzerinde kara bulutların yoğunlaşmaya devam ettiği bir süreçten geçiyoruz. Kredi mekanizması çalışmıyor, kaynak sıkıntısı büyümeyi sürdürüyor; nakit akım sorunları bulaşıcı hastalık gibi aşırı borçlu işkollarından diğerlerine doğru yayılıyor. Başka bir deyişle ekonomi nefes almakta çok daha fazla zorlanıyor; öncelikle döviz kuru ve maliyet kökenli enflasyon baskılarını geriletmeye çalışmak çabası, bu sorunları hem ağırlaştırıyor ve hem de güvensizliği besliyor.
Konkordato taleplerine veya iflas erteleme başvurularına her gün yenileri ekleniyor.
Profesyonelce yönetilen ve daha sağlıklı olduğu varsayılan kurumlar bile bu olumsuz eğilimlerin kıskacından kurtulamıyor.
YEP, olumsuz eğilimleri geriletemedi
Para otoritesinin sert bir şekilde faiz yükselterek politikasını sıkılaştırmasının ve geçen hafta ikinci yarısında açıklanan Yeni Ekonomi Programının, şimdilik girişte özetlediğimiz olumuz eğilimleri geriletemediği ve ağırlaşmasını önleyemediği gözleniyor. Sisteme giriş yapması umulan, yabancı kaynak veya yastık altından girişlerin çok yetersiz kalması bu sonuçta belirleyici oluyor. Gerek giderek olumsuzlaşan küresel koşullar ve gerek ise gerilemesi sağlanamayan güvensizlik, yeterince gerçekçi olamayan hesapların çarşıya uymasına izin vermiyor.
Dereyi görmeden paçayı sıvayan finansal piyasaların, yapaylığı sırıtan risk alma daveti yanıt bulamıyor! Söz konusu eğilimlerin ima ettiği beklenti seti ile ekonomi genelinde fiilen yaşanmakta olanlar uyuşmuyor ve zıt yönlerde ilerleyerek birbirlerinden uzaklaşmayı sürdürüyor.