Son bir hafta genelinde, küresel ölçekte gündemin üst
sıralarında yer alan gelişmeler olumlu düşünmeyi
olanaksızlaştırıyor. Uzlaşıya dayalı çözüm ihtimali bulunmayan
konular, çok yönlü beklentileri olumsuzlaştırmak üzere birbirleri
ile yarıştırılıyor! Kafa karıştırarak hata yaptırma girişimleri
sonuçsuz kalıyor. Ocak ayının son haftasında iyimser senaryolara
dayalı finansal beklentilerin çözülmesi ile birlikte başlayan bu
fırtınanın etkisini büyümeye devam ediyor.
Dolar faizlerine ilişkin endişeler, bu olağandışı koşullarda
nispeten önemsizleşiyor. Finansal, ekonomik ve siyasi beklentiler
arasındaki olumsuz etkileşim daha tehlikeli olmaya başlıyor;
sistemik risk algısını güçlendiriyor ve güven bunalımının yıkıcı
olabilecek şekilde geri dönmesine hizmet ediyor. Küresel ölçekteki
kutuplaşma ivmeleniyor, riskten kaçınma ve güvenli liman arama
eğilimi güçlenmeyi sürdürüyor.
Jeopolitik gerginlik alanları iyice ısınıyor
Finansal piyasalar büyük ölçüde görmezden gelmiş olsa bile, bu yılın ilk çeyreğinde filizlenen tüm eğilimlerin geride bıraktığımız son bir hafta içinde alarm vermeye başladığına tanık olduk. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı konusundaki gerginlik, iyimser senaryoları komaya soktu. Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar için gerekçe üretme seferberliği sert bir şekilde tırmanmaya devam ederken, jeopolitik gerginlik alanlarının iyice ısınabileceği endişesi güçlendi. Mart ayı ABD istihdam verileri ise, finansal alevlenmeler konusunda sakinleşmeye izin vermedi. Tüm tarafların eşanlı kaybına sebep olabilecek sorunlara ilişkin gelişmeler, kafaları olabildiğince karıştırdı. Güçlüler arasındaki uzlaşmazlıklarda, ekonomik ve siyasi uzun vadeli konular başta olmak üzere her şeyin masada olduğu algısı pekişti.
ABD ekonomisinin tam istihdam düzeyine ulaştığı ve ısındığı belirginleşti; ağırlaşmış sorunlar ve sürdürülebilir olmayan eğilimler eşliğindeki bu gelişme tedirginliği artırdı, büyümesi önlenemeyen ticaret savaşları ise beklentileri iyice olumsuzlaştırdı. Şubat ayı genelinde gelişmiş ekonomilerde yaşanan olumsuz finansal baskıların, gelişenleri de sarsabileceği endişesi yaygınlaştı. Tribünlere yönelik oyunların ve haksız eylemlere meşruiyet yaratma girişimlerinin ivmelenerek uzlaşmazlıkları derinleştirdiği gözlendi. Haksızlığa uğradığını düşünenlerin direnci bilendi, çıkar çatışmalarının varsayılandan çok daha büyük olduğu kısmen somutlaştı.
Çok uluslu şirketler tarafsız bir rota arıyor