Bu hafta başında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriler, beklentilerdeki olumsuzlaşma eğilimini terse çevirecek bir görünüm sergilemiyor. Küresel eğilimler ve bölgesel gelişmeler ile ağırlaşmış sorunların 2018 yılı genelinde daha belirleyici olmaya devam edeceği endişelerinin güçlenmesi önlenemiyor. Tahmin edilenden daha olumlu olduğu görünen rakamlar kısmen etkisiz kalıyor.
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, Aralık ayında yüzde 1,35 oranında artmış ve yıllık oran biraz gerileyerek yüzde 17,30 düzeyinde gerçekleşmiş. Fakat geneldeki yükseliş eğilimi gücünü koruyor; yıllık rakam on iki aylık ortalamaların oldukça üzerinde dalgalanmaya devam ediyor. Gerek üreticilerin ve gerek ise nihai tüketicilerin memnuniyetsizliği artıyor.
Ekim ayı İşgücü İstatistikleri ise çok daha olumlu bir görünüm sergiliyor! İşsizlik oranı, zor öngörülebilecek şekilde gerilemiş; olumsuz mevsimlik koşullar etkili olamamış! Söz konusu oran, hem bir yıl öncesinin aynı dönemine ve hem de bir ay öncesine göre gerilemiş; genel işsizlik oranı yüzde 10,3 seviyesine inmiş. Genç Nüfus İşsizliği ise oldukça sert bir şekilde gerileyerek yüzde 19,3 seviyesine gerilemiş. Açıklanan verinin Eylül, Ekim ve Kasım aylarındaki anket çalışmalarının bir çeşit ortalaması olduğunu dikkate almak gerekiyor. Mevsimlik olarak işsizliğin artmaya başladığı bir zaman diliminde, tam aksi yöndeki ve genel algıdan farklı bir veri ile karşılaşmak sürpriz oluyor!
Türkiye İstatistik Kurumu, İşgücü İstatistikleri hesaplamasında Uluslararası Çalışma Örgütü’nün işsizlik tanımını kullanıyormuş. Bu tanıma göre, referans dönemi içinde istihdam halinde olmamaları gerekiyormuş; kar karşılığı, yevmiyeli, ücretli veya ücretsiz hiçbir işte çalışmamış ve öyle bir işle de bağlantısı olmayan kişiler bu kapsama giriyormuş. Ayrıca son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış olmaları ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olmaları gerekiyormuş. Çapraz sorular ile durum netleştirilmeye çalışılıyor ve aksi yöndeki beyanlar dikkate alınmıyormuş.
Hemen yukarıda aktarmaya çalıştığımız işsiz tanımını dikkate alır isek, istihdam seferberliği çerçevesindeki uygulamaların işsiz sayılabilen kişi sayısını azalttığı ve ortaya çıkan işsizlik verisi nedeniyle İstatistik Kurumunu eleştirmenin anlamsız olduğu görülebilir. Öğrenciler, askerlik yükümlülüğünü yerine getirenler, ev hanımları ve emekliler, meslek edindirme kurslarına gidenler, zorunlu nedenlerle geçici ve kısa süreli işlerde çalışanlar veya amele pazarlarında nafaka arayanlar, göçmenler, son dört hafta içinde iş arama kanallarından birini kullanmamış veya bir sebeple iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlar işsiz sayılamıyor!
Enflasyon ve faizler yükseliyor, iç talep bel veriyor ve güven endeksleri geriliyor; fakat işsizlik azalıyor! Bu görünüm gelecekte karşımıza çıkacak işsizlik rakamları konusunda olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor. Sürdürülebilir eğilimler çerçevesinde ekonomi büyüyor, fiyat ve finansal istikrar korunabiliyor ise işsizlik oranının dalgalı bir şekilde gerilemesi normaldir. Zira işsizlik oranındaki eğilimler, mevcut işleyiş çerçevesinde bir çeşit sonuç niteliğindedir! Bir takım sürdürülebilir olmayan uygulamalar ile işsizliğin geriletilmesi ise durumun düzelmeye başladığı anlamına gelmez!