Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bankaların likidite oranlarını rahatlatması ve faiz oranlarını bir miktar geriletebileceği varsayılan yeni bir tasarı yayınlamış. Merkez Bankası nezdinde tutulan zorunlu karşılıkların tamamı, yüksek kaliteli likit varlık olarak değerlendirilecekmiş. Konuya ilişkin görüş bildiren bankacıların, ortaya çıkabilecek yan tesirler konusunda konuşmaktan ve yetkililerin tepkisini çekmekten kaçındığı dikkat çekiyor! Bu türden makro ihtiyati yaklaşımlar, para otoritesinin hareket yeteneğini daraltarak beklentilerin olumsuzlaşmasını hızlandırabilir!
Tasarının konusu, bankacılık sektörünü risk almak ve daha fazla kredi vermek konusunda teşvik etmektir. Likidite oranı kritik sınıra dayanmış veya altına indiği için uyarılmış bir bankanın, daha fazla risk almaması ve kredi portföyünü bu olumsuzluk giderilinceye kadar artırmaması gerekebilir. Mali sektörün önemli bir kısmı bu tür bir sıkıntı yaşıyor ise, faizlerin yükselmesi ve paranın devir hızındaki düşüşe bağlı olarak ekonominin yeniden durgunlaşması da kaçınılmaz hale gelebilir.
Bu ortamda düzenlemeleri esneterek, bankaları daha fazla risk almaya teşvik etmenin yan tesirleri de ciddi olabilir! Küresel koşulların düzelmemesi durumunda, bankaların aktif kalitesi bozulur ve finansal istikrarı korumak olanaksız hale gelme rotasında ilerleyebilir. Bu durum orta vadede kaynak sıkıntısının büyümesine ve faizlerin yıkıcı olabilecek şekilde yükselmesine neden olabilir.
Aksini iddia edenlerin, son bir yılda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından uygulamaya konulan kural esnetmelerini ve sonuçlarını hatırlaması gerekir. Sermaye Yeterlilik Oranı alt sınıra dayanmış olan bankalar, daha fazla risk almak ve kredi hacimlerini büyütmek konusunda isteksizdi. Kredi karşılığı oranları sert bir şekilde geriletilince diğer uygulamaların ve koşulların da katkısı ile durum değişti. Toplam kredilerdeki artış hızı yükseldi, ekonomi geçici bir süre için rahatlatıldı; fakat kaynak sıkıntısının büyümesi ve faizlerin yükselmesi önlenemedi. Sonuçta sorunların ağırlaşması pahasına gün kurtarılmış oldu! Benzer yanlışlar ile bu açmazdan çıkılması pek mümkün görünmüyor.
Gelişmeler, bankacılık sistemi üzerinden para otoritesi durumundaki Merkez Bankasına yönelik baskıların artacağını düşündürüyor. Bir yandan BDDK’nın makro ihtiyati önlem kapsamına giren ve Siyasi İradenin taleplerini destekleyen yaklaşımı, diğer yandan ise büyüyen kaynak sıkıntısı ve dalgalı bir şekilde olumsuzlaşma eğilimi sergileyen küresel koşullar para otoritemizin mevcut yaklaşımını sürdürmesini zorlaştırıyor. Merkez Bankamız, para politikasını gevşetmeye zorlanıyor! Ya ortalama fonlama maliyetini geriletecek veya menkul kıymet portföyünü büyüterek piyasaya kalıcı likidite verecekler, ya da en azından zorunlu karşılık oranlarını rahatlama yaratabilecek oranlarda düşürecekler!
Bu hafta Perşembe günü toplanacak olan Merkez Bankası Para Piyasaları Kurulu, bu konuları muhtemelen görüşecek. Bankacılar, dile getirmedikleri çok yönlü baskılar konusunda bu toplantıda her hangi bir sonuç çıkmayacağını varsayıyor; başka bir deyişle kısa vadede mevcut yaklaşımın korunmasını, olumsuz seçenekler arasında en iyisi olarak görüyor ve bunu talep ediyor! Aksi takdirde gelişmelerin kontrolden çıkması ve beklentilerin bozulması olasılığının çok yüksek olduğunu düşünüyorlar.