Geride bıraktığımız hafta genelinde küresel piyasalar cephesinde yaşananlar, yakın gelecek konusunda olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor. İyimser senaryo zorlamaları, ekonomik beklentiler üzerinde etkisiz kalmış ve risk alma isteğini umulan oranda uyaramamış. Piyasa yapmaya çalışanların evdeki hesapları çarşıya uymayınca, Ocak ayı genelinde canlı tutulmaya çalışılan eğilimler bel vermeye başlamış.
Piyasa cephesindeki gelişmeleri yakından takip etmeyenler açısından, ne olup bittiğini anlamak kolay olmayabilir. Bu nedenle ekonomik eğilimler ile piyasa zorlamalarını ayrıştırmak kafa karışıklığını azaltabilir. Son haftalarda emtia ve sermaye piyasalarında gözlenen eğilimler, gelişmiş ve gelişen ekonomilere yönelik iyimser büyüme senaryolarının sağlam temellere oturmadığını düşündürüyor; eğer durum böyle olmasa idi söz konusu piyasalar yeni yılın ilk üç haftasındaki kazanımlarının büyük kısmını son iki hafta içinde geri vermezdi.
Tahvil planı tutmayınca doları zayıflatmaya çalıştılar
Kurumsal yapı ve büyük risk taşıyanlar finansal piyasalarını iyimser eğilimlere zorlayarak, riskten kaçınma eğiliminin geri dönmesini önlemeye ve risk alma isteğini genele yaymaya çalıştı. Tahvil getirilerinin dalgalı bir şekilde yükselmesini önleyemeyince, Amerikan dolarını diğer paralara karşı zayıflatarak amacına ulaşmaya çalıştı; emtia ve sermaye piyasalarını spekülatif olarak şişirerek iyimser büyüme senaryolarını pazarlamaya odaklanmıştı. Bu konuda işbirliği yapanların bir kısmı, son iki hafta içinde ve Ocak ayı ABD İstihdam verileri öncesinde karlarını almaya başlayınca durum değişti.
Cuma günü açıklanan Ocak ayı ABD Tarım dışı İstihdam verileri
ise, söz konusu kesimlerin moralini biraz daha bozdu. Tam İstihdam
seviyesine ulaşmış ve dört aydır işgücüne katılım oranı yüzde 62,7
düzeyinde sabitlenmiş bir ekonomide, ısınma işaretleri güçleniyor.
İşsizlik oranı yüzde 4,1 seviyesinde kalmış; Ocak ayı genelinde
yüzde 98’i özel sektöre ait olmak üzere 200 bin kişilik net
istihdam yaratılmış. Ücret artışları ise hızlanmış; aylık yüzde 0,3
ve yıllık yüzde 2,9 seviyesine ulaşmış. Bu tablo, öngörülen veya
varsayılandan çok daha fazla faiz yükselişi olabileceğine işaret
ediyor ve risk taşıyanların nefesini kesecek gibi görünüyor.
Hemen yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız görünüm kimse için
sürpriz olmadı. Tahvil getirileri Ocak ayı başından bu yana bu
olasılığı fiyatlamaya başlamıştı. Ocak ayının ilk haftasında on yıl
vadeli ABD Tahvili getirileri yüzde 2,61 seviyesinin üzerine çıkmış
ve diğer gelişmiş ülke tahvillerini de aynı yönde etkilemişti; iki
haftayı aşan geri dönüş denemeleri başarılı olamayınca yukarı
hareket kaçınılmaz hale gelmişti. On yıl vadeli ABD Tahvil
getirileri bir haftadır yüzde 2,80 düzeyinin üzerinde dalgalanıyor.
Bu koşullarda doların diğer paralara karşı değerlenmesi, emtia ve
sermaye piyasalarının kısmen gerilemesi veya yükselmemesi
muhtemeldi. Oysa biz tam aksine, anormal olanına tanık olduk! Fakat
son bir haftadır normal olanın ağırlığı ön plana çıkmaya başladı,
fiyat oynaklıklarının artması olasılığı güçlendi.
Belli ki iyimser zorlamalar küresel ölçekte güven endekslerini
olumlu yönde etkilemiş; bu eksen üzerine oturtulmaya çalışılar
senaryolar, tahvil getirilerindeki yükseliş duvarına çarparak
ufalanmaya başlamış. Devamında emtia ve sermaye piyasaları olumsuz
baskı altında kalmaya devam edebilir ve güven endekslerini
gerileterek riskten kaçınma eğilimini daha belirleyici hale
getirebilir. Bu süreçte döviz piyasalarındaki yapay eğilimlerin
kalıcı olması da beklenemez.