Küresel ekonomi gündemine ipotek koyan Ticaret Savaşları konusundaki gerginlik yükselmeye devam ediyor. Geri adım bekleyenlerin sabrı tükeniyor ve hayal kırıklıkları büyüyor. Bu gelişmelere bağlı olarak riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesi önlenemiyor ve küreselleşme denilen kuralsızlığın etkili olmaya devam edeceği varsayımına göre alınmış pozisyonlar sistemik kırılganlığı artırıyor. Geleceğe yönelik beklentiler olumsuzlaşırken, piyasalardaki yükselen fiyat oynaklıkları güven bunalımına davetiye çıkarıyor.
ABD'nin tehditleri diğer ülkeleri yeni arayışlara itiyor
Bu olumsuzlukları tetikleyen ABD’nin tehditleri, diğer ülkeleri yeni arayışlara zorluyor.
Ticaret savaşları ile başlayan olumsuzluklar, piyasalardan diplomatik ilişkilere ve sosyal dalgalanmalara kadar tüm alanları etkiliyor. Özellikle İran, Rusya, Çin’e ve hatta Avrupa Birliğine yönelik ABD tacizlerine yenileri ekleniyor. Kanada, kendi üretimini korumak üzere, tüm ülkelere karşı çeliğe ek gümrük vergisi uygulayacağını açıklıyor; başka bir deyişle öncelikle kendi başının çaresine bakmaya çalışıyor ve belki de ABD’ye karşı bir oluşumun şimdilik dışında kalarak çıkarlarını korumaya odaklanacağı mesajı veriyor. Askeri güç dışındaki tüm olanakların kullanıldığı, çok yönlü bir çeşit savaşın sahne almaya başladığı gözleniyor; günü kurtarma adına sorunların ağırlaştırıldığı koşulları yeni ekonomi diye pazarlayanların, ne yapacaklarını bilemeyecek kadar çaresiz hale geldiği dikkat çekiyor.
Korumacılık hızlanan bir şekilde yükselişe geçiyormuş gibi görünüyor. Böyle olmaya devam etmesinin ne anlama geleceğini bilenler ise, güvenli liman arayışlarını hızlandırıyor! Ticaret hacminin bu nedenle daralması olasılığı, ekonomik-sosyal-siyasi olmak üzere tüm beklentileri olumsuzlaştırıyor. Ortaya çıkan büyük belirsizlikleri anlamaya çalışmak yerine, tepkisel misillemeler ve öncelikle kayıpları sınırlı tutmak adına refleks tepkiler sahne alıyor.
Ticarette daralma makroekonomik görünümü bozacak