Finansal piyasalardaki yapay zorlamalar, günün kurtarılmasına ve riskten kaçınma eğiliminin belirleyici olmasının engellenmesine yardım ediyor olabilir. Fakat bu yılın son çeyreğine ve daha sonrasına ilişkin olumsuz enerji birikimine sebep olduğunu ve fiyatlamaktan kaçınılan konularda ciddi artışlar yaşandığını da hesaba katmak gerekiyor.
Bu ayın başında gelişmiş ülke para otoritelerinin, tahvil getirilerini yukarı yönde hareketlendirerek varlık değerlerindeki balonlaşmayı önlemeye çalıştığına tanık olduk. Finansal piyasalar ise döviz piyasalarını hareketlendirerek bu eğilimi boşa çıkarmaya ve arkasındaki uzlaşıyı etkisiz hale getirmeye çalıştı. Euro’daki değerlenmenin, doların değer kaybı imiş gibi algılanması için çok çaba harcandı; gelişen ülke paralarının da kayıplarını geri alabilmesi ve devamında tahvil getirilerinin gerilemesi yönündeki eğilimler zorlandı. Emtia fiyatları da bu zorlamadan etkilenerek yukarı yönde hareketlendi. Risk alma isteği artıyormuş izlenimi yaratan ve tuzak olma olasılığı çok yüksek olan bir tablo oluşturuldu.
Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız görünüm, ABD para otoritesi ile diğer gelişmiş ülke Merkez Bankaları arasındaki algı ve öncelik farklılıklarını güçlendirdi. Parası değerlenenlerin enflasyon baskısı yaşaması engellendi, faiz yükselişi ve bilanço küçülmesine başlama vadesini ötelenmek zorunda kalacağı yönündeki beklentiler güçlendirildi; bu tablo Euro’nun yeniden değer kaybetmesine ve yapay tasarımın çözülmesine sebep olabilir!
Dolarda yaratılan değer kaybı ise, ABD Merkez Bankası'nın daha önce açıklamış olduğu yaklaşım doğrultusunda ilerleyebilmesinin önünü açmaya başlamış olabilir! Böyle devam ederse enflasyon baskıları konusundaki endişeler azalacak, bilanço küçültme ve faiz yükseliş beklentileri yeniden güçlenecek. Doların yeniden değerlenmeye başlaması durumunda ise faiz yükselişi yavaşlasa bile bilanço küçültme eğilimi piyasaları geri adım atmaya zorlayacak. 2003-2008 ve 2009-2011 arasındaki hesapsız eğilimlerin hortlatılmaya çalışılması, ciddi sıkıntılar yaratabilecek ve geleceğe yönelik beklentileri olumsuz yönde farklılaştıracak!
Tüm bu süreç ile birlikte eşanlı olarak yaşanan ve piyasalar tarafından şimdilik fiyatlanmayan jeopolitik risklerdeki hareketlenmeyi de dikkate almak gerekiyor. ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosundan geçen, Başkanın inisiyatif kullanmasını engelleyen Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar tüm beklentileri farklılaştırabilecek özellikler taşıyor. Söz konusu ülkenin enerji yatırımlarını finansal yoldan bloke etmeyi hedefleyen yaklaşım ve buna verilebilecek orantısız tepkiler, bulunduğumuz coğrafyaya ve küresel ekonomiye ilişkin beklentileri olumsuz yönde değiştirebilir. Polonya’dan Suudi Arabistan’a uzanan hat üzerinde vesayet savaşları kızışabilir, yeni gerginlikler ortaya çıkabilir! Küresel ticaret hacmi ve emtia fiyatları bu durumdan etkilenmeye başlamış olabilir! Dolara karşı Euro’daki mevcut değerlenme kısmen yapaydır. Bu durum bile söz konusu paranın kısa vadeli fonlama parası olarak etki alanını genişletmeyeceği ve dolar cinsi fonlamalardan doğacak boşluğu doldurmayacağı mesajını vermektedir. Avrupa Merkez Bankası Yönetiminde, daha sıkı para politikası yanlı bir değişiklik olması durumunda Euro güçlenebilir; fakat özellikle güneyli üyelerdeki yapay toparlanma da kaçınılmaz olarak tersine dönebilir ve beklentiler olumsuzlaşabilir.
Sürdürülebilir olmayan eğilimler, ağırlaşmaya devam eden sorunlar ve küresel düzeyde sistemi oluşturan kurumsal yapı içinde yükselişi önlenemeyen gerginlikler sistemik riskin artmaya devam ettiğini düşündürüyor. Finansal piyasalar bunların yarattığı kırılganlık artışını görmezden gelerek, piyasa yapmayı ve günü kurtarmayı sürdürmeye çalışıyor. Oluşan kısır döngü, kurumsal yapıdaki faaliyet dışı gelir yaratma bağımlılığını yeni rekorlara taşıyor; yozlaşıp hareket yeteneği daraldıkça, güven kaybını geciktirmek için daha çılgın riskler alınıyor! Korkuların ecele fayda etmeyeceği unutuluyor veya kalan tüm enerji unutturmak için kullanılıyor!