UĞUR DÜNDAR (U.D.): Sayın Çıray, tarihimize kara bir gün olarak geçecek olan 15 Temmuz'daki darbe girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Biz 15 Temmuz'da aslında ne yaşadık?
AYTUN ÇIRAY (A.Ç.): Sayın Dündar, 15 Temmuz'da bir milletin başına gelebilecek en büyük, en şiddetli depremlerden fazlasını yaşadık. Darbe görünümlü işgal senaryosu hayata geçirildi. Ancak bu senaryonun asli yazarları oyunu her halükarda kendilerinin kazanacaklarını düşündükleri şekilde yazdılar. Ya asıl destekledikleri habis şebeke kazanıp, Türkiye 16 Temmuz sabahına tamamen öz ve kabuk değiştirmiş bir başka ülke olarak uyanacaktı. Veya ülke Suriye'ye rahmet okutan bir iç savaş ve kaos ortamına girecekti. Başta siz birçok yazar çizer öldürülmüş olacaktı. Ancak amaçlarına tamamen ulaşamadıklarını söyleyemeyiz. Bir an için neyin nasıl olduğunu bırakıp sonuçlarına bakalım: Sonuç Fetret'tir, yıkılmış bir devlet görüntüsüdür, milletin ferasetiyle iç savaşın eşiğinden dönülmüş olmasıdır.
(U.D.): Sosyal-siyasi felaketlerin sonuçları, doğal felaketlerden daima çok daha ağır olur Sayın Çıray…
(A.Ç.): Çok doğru bir tespit. Bakın Irak'a, özellikle de Suriye'ye… Bu ülkelerin yeniden ayağa kalkma umutlarının oranı kaç? Onlar artık ortak bir hayat ve gelecek tasavvurları tüketilmiş insanlar ülkesi… Türkiye işte böylesi dipsiz bir cehennem kuyusuna düşmekten kurtuldu.
CUMHURBAŞKANI'NIN GERÇEK DOSTU YANDAŞLAR MI, SÖZCÜ MÜ
(U.D.): FETÖ kalkışması önceden tahmin edilemez miydi?
(A.Ç.): Darbe tahmin edilebilirdi ama işgal edilemezdi!.. Önce bu kalkışma olmadan nasıl bir Türkiye vardı ona bakalım. Devletin çivileri yerinden oynatılmıştı. TÜBİTAK'ın başına hayvanat bahçesinden bir bürokrat atanacak kadar devlet bürokrasisi ayağa düşürülmüştü. Sayın Gül Dışişleri Bakanı iken, bunlara yardımcı olunması için resmi genelge çıkarmıştı. Anayasa askıya, parlamento bekleme odasına alınmıştı! Ben bir rejim kurdum şimdi anayasayı buna uydurun diyen bir otokratın keyfi yönetimi vardı. Bir çete şerhlerle orduya, atamalarla devletin içine yerleştiriliyordu. Hiçbir bilimsel kaygı olmadan siyasi İslamcı eğitim kurumları açılmasına izin veriliyordu. Bugün kapatılan 15 üniversitenin 14'ünün iznini AKP vermişti! Yani bir darbe olagelmekteydi. Ben bunlara mart ayında işaret ettim. “Siyasetçilerin görevi darbeleri engellemektir” dedim.