İktidara gelirken parti programının özü şuydu:
O güne kadar çevrede yaşadığı için sistemin imkanlarından
yeterince yararlanamamış muhafazakar, mütedeyyin kitle, merkezdeki
seküler yaşam biçimini benimsemiş laiklikten ödün vermeyen toplum
katmanlarıyla buluşturulacak ve böylece Cumhuriyet tarihi boyunca
gerçekleştirilemeyen kaynaşma, bu harika sentezle sağlanmış
olacaktı…
Yeni yönetim anlayışında görüş farklılıkları
zenginlik olarak kabul edilecek ve gelişen demokrasi sayesinde
insanlarımız bir arada, mutlu biçimde yaşayacaklardı.
İktidara yürürken “Gelişerek değiştim” diyen Recep Tayyip
Erdoğan’a göre; Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP),
“muhafazakar-demokrat” olarak tanımlanacaktı.
“Demokratlık” AKP’nin vazgeçilmezlerinin başında yer
alacaktı!
* * *
Aradan uzun, upuzun 15 yıl geçti…