Yıl 2012… Ağustos ayının son günleri…
Ankara'nın ünlü Tunalı Hilmi Caddesi'nde yaşlı bir
adamla torunu, bayrak satıyor.
Tezgahın önünden geçen bir okurum, hemen yanında yürüyen, orta
yaşlı, güzel giyimli bir karı koca arasındaki konuşmaya kulak
misafiri oluyor:
Adam: Hayırdır, bu bayraklar niye satılıyor?
Kadın: Bilmiyorum! Milli maç falan mı var
bugün?
Adam: Yok ya, nereden çıkardın milli maçı?
Kadın: Ne bileyim! Bayrakları maç günlerinde satıyorlar
ya!..
Okurumun tepesi atıyor. Her şeyi göze alıp, “Hanımefendi,
beyefendi” diye seslenerek, maç meraklısı çifti
durduruyor.
“Bilmem Türk Ulusu'nun Zafer Bayramı'nı hatırlar mısınız?..
Siz bu sokaklarda rahatlıkla yürüyün, özgürce nefes alın diye
dökülen kanları!.. İşte bu bayraklar, o Zafer Bayramı'nı kutlamak
ve başta büyük önder Atatürk olmak üzere zaferi kazanan tüm
kahramanları anmak için satılıyor” diyor.
Adam “Ha öyle mi? Biz de maç için satılıyor
sanmıştık”deyip yürüyor.
* * *
30 Ağustos tarih sahnesinden silindiği düşünülen bir
ulusun şahlanışıdır.
Atatürk'ün önderliğinde küllerinden yeniden doğan bir
milletin destansı başarısıdır.
Zaferdir, Türk mucizesidir.
Emperyalizme karşı şanlı direniştir…
* * *
Ama nereden nereye?..
Tarafsız uzmanlar, Arap Baharı (!) rüzgarlarının esmeye başladığı
ilk günden beri, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'yu yeniden şekillendiren
projenin sahibinin Amerika'nın önderliğindeki bazı Batılı ülkeler
ve İsrail olduğu görüşünde birleşiyorlar.
Ortadoğu'daki operasyonda ise başta Suudi Arabistan olmak üzere
Katar, Emirlikler ve Türkiye, bu ülkelerin yanında yer alıyor.
Esad'ın devrilmesinin hedeflendiği süreçte Türkiye çok kritik rol
üstleniyor!..