Yazarı olmaktan gurur duyduğum yurtsever, Atatürkçü
gazetem SÖZCÜ’ye yönelik davanın ilk duruşmaları, sevgili
kardeşim Gökmen Ulu’nun tahliyesiyle sona
erdi.
Karar sonrası salondan yükselen sevinç çığlıklarını duymalıydınız.
Gözyaşları arasında sarılıp birbirini kutlayanlar,
Gökmen’e el sallayanlar, onun jandarmalar
arasından değerli eşi Burcu ile kucaklaşması,
bana, sevgili Yılmaz Özdil’e, tahliyesi için büyük
gayret sergileyen avukatları ve SÖZCÜ
çalışanlarına yaşlı gözlerle teşekkürü, sözcüklerle
anlatılamaz.
Aslında bu dava hiç açılmamalı, SÖZCÜ, sahibi
Burak Akbay ve çalışanları hiç suçlanmamalıydı.
Gökmen ve Mediha Olgun cezaevinde hiç yatmamalı ve dayanılmaz
acılar çekmemeliydiler.
Bunu sadece bizler, yani SÖZCÜ yazarları
söylemiyoruz.
İddianameyi hazırlayan savcının tanık olarak seçtiği iktidar
yanlısı gazeteciler de aynı kanıda olduklarını belirtiyorlar.
Hatta mahkemede tanıklık yaparken, SÖZCÜ’ye
yönelik iddiaları deli saçması bulduklarını söylüyorlar.
O nedenle göreceksiniz dava sonuçlandığında SÖZCÜ
ailesi olarak bu suçlamadan tertemiz çıkacağız.
Ve ben, toplumun gerçekleri öğrenme hakkına hizmetten asla
vazgeçmeyen, Cumhuriyet’e gönülden bağlı Atatürkçü, yurtsever
kardeşim Gökmen’le ona yazdığım mektuptaki rüyamı en kısa sürede
gerçeğe dönüştüreceğim. * * * “Sevgili Kardeşim
Gökmen,
Dün gece rüyamda seni gördüm.
Bir akşamüstü İzmir’in güzelim Sahil Evleri’nde deniz kıyısına
oturmuş, meltemin hafif okşayışlarla dalgalandırdığı sularda balık
tutuyorduk. Tepemizden martılar geçiyor, çığlıkları uzaklardaki bir
yaz bahçesinde çalan nihavent şarkılara k...