Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Güncellenen Öğretim
Programları”nın tanıtım toplantısında “cihat”ın müfredata
gireceğini açıkladı.
Bakanın açıklaması kamuoyunda tartışılırken, değerli deniz ve su
ressamı Mustafa Günen’den bir mektup aldım.
Dini bilgilerine güvendiğim Günen, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun tüm dünyada büyük yankı uyandıran ve İstanbul
Maltepe’de görkemli mitingle taçlanan “Herkes İçin Adalet
Yürüyüşü”ne farklı bir gözle bakıyor.
“Adalet Yürüyüşü”, aynı zamanda Kuran’da geçen “cihat” kavramının
en ideal, en mükemmel şekilde uygulanışıdır” diyor.
Sonra da sözcüğün Kuran’daki anlamını, Diyanet İşleri’nin eski
başkanlarından Prof. Süleyman Ateş’in ağzından şöyle izah
ediyor:
“Cihad; çaba harcamak, bir şeyi başarmak için var gücüyle
çalışmaktır. Aynı kökten türemiş olan “ictihâd” sözcüğü bir
problemi çözmek için tüm gücünü harcamak, “müctehid” ise bu çabayı
harcayan kimse anlamına gelir. Savaşmak da amacın gerçekleşmesi
için en son gayreti sergilemek olduğundan “cihad”ın kapsamına girse
de, bunun asıl anlamı savaş değil, çalışmak, çabalamak, didinmek,
uğraşmaktır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Mekke’de iken de
İslâm’ın yayılması için kâfirlerle cihad ediyordu ama onunki savaş
değil, düşünce alanında idi. Furkan 42/52 âyetinde Hz. Peygamber’e,
silâhla değil, fakat Kur’ân ile cihadetmesi emredilmiştir ki bu,
manevi cihaddır.” (Prof. Dr Süleyman Ateş 20 Ekim 2011)
* * *
Ressam Günen devam ediyor:
“Peki, Kılıçdaroğlu, başlattığı yürüyüşteki adalet talebinde haklı
mıdır?
Kesinlikle haklıdır!
Bırakın neredeyse tüm dünyanın yürüyüşü desteklemesini, ülkemizde
devleti yönetenler bile zaman zaman adaletten rahatsızlıklarını
dile getiriyor ve özellikle tutuksuz yargılama süreçlerinin zulme
dönüşmesinden yakınıyorlar.
Ama “Bu kadarı da olmaz!” diyen aynı kişiler, yakınmayı bir yana
bırakıp, zulme neden olan uygulamayı bir gecede
değiştirebileceklerini unutuyorlar! Bu davranış, kesinlikle Kuran’a
aykırıdır.
Çünkü kumpas davalarından bu güne kadar gelen süreçte sayısız insan
adaletsizlik nedeniyle mağdur edildi. Aralarında sahte delil ve
suçlamalarla yıllarca hapis yatanlar, ölenler, canına kıyanlar
oldu.
Buna karşın tüm uyarılara rağmen adaletsizliğin bu noktaya
gelmesinden sorumlu olan yetkililer “Aldatıldık, yanılmışız”
demekle yetindiler.
Sadece bu cümleleri kullanmış olmaları bile adalet için
yürüyenlerin ne kadar haklı olduklarının tüm dünya önünde tescili
anlamına gelir.
“Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın
aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle
ayakta tutan kimseler olun” ve “Size ne oluyor da zulme, haksızlığa
uğrayan mazlumlar, kimsesizler için Allah yolunda mücadele
etmiyorsunuz” diyen Kuran ölçeklerine göre; “Adalet Yürüyüşü” bir
cihattır.
Bu Kuran dışılığı göremeyen yetkililerin Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek
yerine ona teşekkür edip adaleti sağlamaları dinleri
gereğidir…”