Uzun süredir hedef gösteriliyordu.
Yandaş kalemlerce tehdit ediliyordu.
Dövüleceği, ezileceği, karizmasının çizileceği, evinin önünde rezil
edileceği yazılıp
çiziliyordu.
Haram havuzlarında hazırlanan gazete sayfalarında, televizyon
ekranlarında, sosyal medyada sürekli linç ediliyordu.
Facebook’ta, Twitter’da “Aktroll” denilen AKP beslemelerinin
akıllara durgunluk veren iftiralarına uğruyor, güneş yüzü görmemiş
küfür ve hakaretlerine maruz kalıyordu.
Tehditler, aba altından sopa göstermeler, linçler,
psikopatları galeyana getirecek tahrikler sürüp giderken, ülkeyi
yönetenlerden biri de çıkıp “Durun, ne yapıyorsunuz”
demiyordu.
Muktedirin gözünün içine bakan, onun bir hareketiyle
soruşturmalar açan, gecenin kör karanlığında evler bastırıp işaret
ettiklerini gözaltına aldıran, bağımsız yazarlara dava üstüne dava
açan Cumhuriyet (!) savcılarından hiçbiri, bu aleni suçların
herkesçe bilinen faillerine Türkiye’nin -artık kağıt üzerinde kalsa
bile- bir hukuk devleti olduğunu
hatırlatan en ufak bir girişimde bulunmuyordu.