Rusya Federasyonu'nun Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov,Çevik Kuvvet'te görevli polis Mevlüt Mert Altıntaş'ın intihar saldırısı sonucunda hayatını kaybetti.
* * *
Ertesi gün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey
Lavrov, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu ve İran Dışişleri BakanıMuhammed
Cevad Zarif, “Suriye Krizi”ni görüşmek üzere
Moskova'da bir araya geldi.
Zirvenin ardından açıklanan ortak bildiri, Türkiye'nin o güne kadar
sürdürdüğü “Suriye politikasında ve kırmızı
çizgilerinde zorunlu radikal değişim” olarak
yorumlandı:
“İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu
barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak
Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini
ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor. İran, Rusya ve Türkiye,
Suriye krizinin askeri bir çözümünün olmadığa inanıyor (…) İran,
Rusya ve Türkiye, IŞİD ve El Nusra ile ortak mücadele ve silahlı
muhalif grupları onlardan ayırmak konusundaki kararlılıklarını
doğrular…”
* * *
Gördüğünüz gibi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun imzasını
taşıyan ortak bildiride Beşar Esad'ın gitmesi gerektiği yolunda tek
bir sözcük, hatta ima bile yer almıyor! Tam tersine, Esad'a örtülü
bir destek sağlanıyor!
Terör örgütleri olarak da sadece IŞİD ve El Nusra'dan söz
edilirken, PKK/YPG'ye hiç değinilmiyor. Yani PKK/YPG terör örgütü
kabul edilmiyor!..
* * *
Nereden nereye!..
Güya Beşar Esad çok kısa süre içinde gidecekti!..
Güya Türkiye, ecdat kanıyla sulanmış topraklarda Osmanlı'yı yeniden
inşa edecekti!..
Güya bu coğrafyada Türkiye'yi yönetenlerin haberi olmadan kuş bile
uçamayacaktı!..
Güya Ortadoğu şekillenirken en büyük oyun kurucu AKP yönetimindeki
Türkiye olacaktı!..
Güya IŞİD öfkeli gençlerden oluşan bir topluluktu!..
Güya, güya, güya!..
* * *
“Güya”ları bırakıp acı gerçeğe dönersek;
Moskova bildirisinin açıklandığı saatlerde Suriye'deki El Bab'ı
kuşatan askerlerimiz ve Özgür Suriye Ordusu adı verilen silahlı
muhalif güçler IŞİD saldırısına uğruyor ve ne yazık ki, 16 kahraman
askerimiz şehit oluyordu.