İnsan hayatının değersizliğinden kaynaklanan ihmaller sonucu
yaşadığımız felaketlere hiç kimse başka isim aramaya kalkmasın.
Soma'da, Ermenek'te, başka yerlerde ve son olarak da
Adana-Aladağ'daki acı olayların adı “katliam”dır!
Yaşananları “kaza”, “doğal afet”,
“kader” gibi sözcüklerle tanımlamaya çalışanlar, her
şeyden önce hayatlarını kaybeden insanlarımıza ve onların geride
kalan acılı yakınlarına büyük saygısızlık ediyorlar!
* * *
Zaten her yürek yakıcı olayla birlikte yayın yasağı
getirilmesi, o felaketin ardında kamuoyundan saklanması gereken
birçok gerçeğin bulunduğunu ilan etmek anlamına gelmiyor
mu?
Örneğin Aladağ'daki yurdun yangın sonrasında ortaya çıkan hazin
görünümü her şeyi anlatmıyor mu?
Plastikten üretilmiş kaçış kapıları açılmayan yangın
merdiveni… Duvarların ağaçla kaplı olması nedeniyle çabucak
yükselen alevlerin yine ağaç tavanı yakmasıyla çöken saç çatının
enkazı… İnanılmaz ihmalleri tüm Türkiye'ye haykırmıyor
mu?..
* * *
Haber yayıncılığı niçin yapılır?
İşte böyle durumlar için…
Çünkü bizim gibi insan hayatının değersiz olduğu ülkelerde
sorumlu mevkidekiler, gerçeğin bir an önce ortaya çıkmasını değil,
suçun sıradan birkaç kişinin üstüne yıkılarak kendi
sorumluluklarının dikkatlerden uzak tutulmasını
isterler.