“Soru: 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında Musevi asıllı pek çok akademisyen Almanya'dan kaçarak Atatürk'ün daveti üzerine Türkiye'ye geliyor ve üniversitelerde dersler veriyor… Bildiğim kadarıyla Almanya'da istenmeyen bu Musevi akademisyenlerin müracaatını sadece Türkiye kabul ediyor. Diğer ülkeler ise Hitler'in korkusundan reddediyor…
Cevap: Hitler 1933 yılında, kendisi Musevi olan ya da ailesinde Musevi bulunan tüm eğitimcileri işlerinden atıyor. Bu anlattığım toplu katliamlardan önce yapılıyor. Bu öğretmenler işsiz, parasız kalınca, hemen İsviçre'de bir yardımlaşma derneği kurup, tüm devletlere hocalık için müracaat ediyorlar. Ancak hiçbiri kabul etmiyor. Göçmen ülkesi Amerika bile, Hitler korkusundan kabul etmiyor bunları. Sadece Albert Einstein'ı davet ediyorlar.Türkiye'de ise Atatürk, yüksek öğretimi kapsamlı hale getirmek istiyor ama elinde program yok. İsviçre'den politikacı bir profesörü, Albert Malche'yi davet ediyor Türkiye'ye. Ancak Atatürk yine de her şeyi bir profesöre bırakmayı istemiyor. Eğitim müfredatının bizim kültürümüz çerçevesinde olmasını arzuluyor. O zamana kadar Türkiye'nin adı bile yok! Çünkü çok yeni bir devlet.