“…Bir köyden geçtik. Tarlasında sabanla çift süren bir çiftçi gördük. Çiftçinin sabanında koşulu olan öküzün yanında, koşulu bir de merkep vardı.
Atatürk; “Arabayı durdur” dedi.
Arabadan inip tarlaya doğru yürüdü. Çiftçi kendisine doğru gelenleri görünce sabana koşulu olan öküzü ve merkebi durdurmaya çalıştı. Dizleri parçalanmış sarı şayak poturlarının paçalarına yapışmış koca iki deve dikenini nasırlı eliyle silkeledi, avucuna batan dikeni dişiyle çıkarıp tükürdü. Birkaç yerinden keten çuval parçalarıyla yamalı gömleğini sıksan su çıkardı… Sırtına yapışmış kalmıştı! Belinde dolanı duran eski şal kuşağın ucu ile alnındaki teri sildi.
★★★
Atatürk; “Kolay gelsin ağa” dedi.
“Sağolasın bey! Hoşgeldin.”