Belkahve’ye gelmeden bir çeşme başında durduk.
Çeşme kesme beyaz taşlardan yapılmıştı.
Önünde ağaçtan oyulmuş uzun arktan taşan sular ilerideki iki telli kavağın altına doğru, rüzgârın getirdiği, son yazın yakuta döndürdüğü yaprakları sürükleyerek akıyor, orada minik bir gölcük oluşturuyordu.
Eşsiz Atatürk; “Topkapılı, burada duralım” dedi. “Ne güzel çeşme… Huzur veriyor insana. Aklıma, Sakarya’da top sesleri altında geceleyin çadırımda okuduğum, Vakit Gazetesi’nde tefrika edilen ‘Çalıkuşu’ romanı geldi.
O romanda öğretmen Feride şöyle diyordu:
‘Burada sevmeye başladığım üç şey var: Birisi, penceremin altındaki akar çeşme ki, hiç durmayan sesiyle yalnız gecelerimde, adeta bana arkadaşlık ediyor…’”