“Hayatımdaki en gururlu anlarımdan birisini sizinle paylaşmak isterim. Kanada’nın Ontario eyaleti İngiliz bölgesidir. Benim de hayatımın önemli bir kısmı ve çocukluğum burada geçti. Burada doğdum ve bu kültürün eğitim sisteminde temel eğitimimi aldım.
★★★
Şimdi ismini hatırlayamadığım bir öğretmenimiz vardı. Orta boylu, yuvarlak gözlüklü sevimli bir tipti. Badi badi yürüyen, koltuğunun altında hep bir kitaplar olan, arada onları düşüren bu adamı hepimiz severdik. Tuhaf da konuşurdu ama her şeyi bilirdi. Ne sorsak “şak” diye cevap verirdi.
★★★
Birleşik Krallığa bağlı ülkelerin eğitim sisteminde, Çanakkale ve Türkiye konuları biraz hızlı geçilir.
Aylarca Paupa Yeni Gine’yi ne biçim fethettiklerinden bahsederler de o yenilgiden pek söz etmemeye çalışırlar.
Bir gün, konu dönüp dolaşıp Birinci Dünya Savaşı’na gelmişti. Bizim İngiliz öğretmen, öyle örtbas edebilecek bir adam değil, yekten anlattı.
“Savaşı kazanırken kaybettik” dedi ve devam etti:
“Biz aslında Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nu ve Almanya’yı feci şekilde yendik. (Biz dediği Birleşik Krallık ve müttefikleri) Fakat nasıl olduysa Türkler, bu işten daha karlı çıktı.
Bir devlet kurdular, yok olmaya yüz tutan kültürel değerlerini geri getirip, Batı’nın çok ilerisinde kadınlara bile oy hakkı veren bir cumhuriyet ilan ettiler.”
O dedikçe ben sevincimden, gururumdan sıramda devleşiyor, adeta yerimde duramıyordum.
Öğretmenimiz devam etti ve tahtaya “Mustafa Kemal Atatürk” yazdı.
★★★
Sonra “Bakın çocuklar” dedi ve doğru cümleyi kurabilmek için elindeki tebeşiri çevirerek biraz düşündü, kafasını kaldırdı; “Bu ismi iyi tanıyın. Hatta kafanıza yazın ve hiç unutmayın. Dünya tarihinde, bu adamın vizyonuna sahip başka birisine ben rastlamadım. Çok iyi bir asker, çok iyi bir öğretmen, çok iyi bir yönetici, çok iyi bir matematikçi, çok iyi bir tarihçi, çok iyi diyebileceğiniz bir sürü şeyi, kendinde barındıran başka bir insan yok. Tanıyın ve unutmayın...”
★★★
Çocuğum, en çok on iki yaşlarındayım.
Dayanamadım başladım ağlamaya.
İngiliz öğretmenimiz yanıma geldi.
“Senin yerinde olsam ben de böyle hissederdim. Türk bir ailenin çocuğu olarak Atatürk ile ne kadar övünseniz, gurur duysanız azdır” dedi, başımı okşadı ve yerine gitti.”
★★★
Kanada’da yaşayan bu değerli sosyal medya kullanıcısının anlattıkları, yabancıların, özellikle de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün savaşta yendiği düşmanlarının onun büyüklüğünü takdir ederken, içimizdeki bazı nankörlerden çok daha samimi davrandıklarını gösteriyor.
Çarpıcı bir örnek de ben vereyim: