Terör önceki gün yine vahşi, acımasız ve lanetli yüzünü
gösterdi.
Hakkari-Yüksekova’da görev yapan astsubay eşi Serkan’ı ziyaretten
dönen Nurcan Karakaya, kucağındaki 11 aylık bebeği Mustafa ile
birlikte PKK’lı hainlerin hedefi olmaktan kurtulamadı.
Dün tüm Türkiye’nin, gözyaşları arasında toprağa verdiği şehitlerin
cenaze törenini izlerken, bu bebek katillerinin gerçek yüzlerini
ortaya çıkaran, o günden beri hafızama yerleşip uykularımı
kaçırdığı gibi rüyalarımın da kabusu olan korkunç günü
hatırladım.
* * *
Turgut Özal”lı yıllar…
Katliamdan kısa bir süre önce…
Teröristbaşı karşısına dizdiği hainlere şu emri veriyor
“İçimizden hain üremeye devam ediyor. Koruculuk çığ gibi büyüyor.
Bunun önüne geçeceksiniz. Öyle iki iş makinesi yakmakla olmaz bu
iş!.. Askere saldıramıyorsanız köylere vuracaksınız. Öyle
vuracaksınız ki, kimse silah alıp korucu olmayı aklından bile
geçiremeyecek. Şimdi korucu dedim, hedefiniz bunlardır ya, çocuğu
da hedeftir, anası da, babası da. Yani köyü vurduğunuz zaman sağ
adam koymayacaksınız. Hayvanını bile öldüreceksiniz. Evini, bağını
yakacaksınız. Bilecek ki bu namussuz millet, silah alırsam, devlete
yanaşırsam soyum kuruyacak. Kararımız budur. Emirdir, derhal
uygulanacaktır. Anlaşıldı mı?“