Her karışı şehit kanıyla sulanmış kutsal topraklarda, değerli
Çanakkaleliler’in coşkulu katılımıyla gerçekleştirdiğimiz rüya gibi
Halk Arenası’ndan İzmir’e dönüşte, sevgili Bekir Coşkun’a
uğradık.
Hemen belirteyim, sağlığı süratle düzeliyor. Morali de çok yerinde.
Türkiye’nin en iyi doktorları, onu bir an önce sağlığına
kavuşturabilmek için adeta yarış halindeler. Çok kısa süre içinde
siz vefakar okurlarıyla buluşacak.
Ege’nin büyüleyici kıvrımlarına bakan yazlığının verandasındaki
sohbetimizde tek üzüntüsünün SÖZCÜ’nün içinden geçtiği zorlu
süreçte yazamamak olduğunu söyleyince, karşı çıktım.
“Hiçbirimiz senin kadar güzel yazamayız ama değerli Rahmi
Turan Ağabey, sevgili Emin Çölaşan ve Yılmaz Özdil kardeşim başta
olmak üzere hepimiz, tüm SÖZCÜ ailesi, senin yokluğunu
hissettirmemek için izin yapmadan çalışıyoruz. Bunu asla kafana
takma! Zira gazetemizin sahibi Burak Akbay ve yazı işlerindeki
arkadaşlarımız, kısa sürede sağlığına kavuşacağını ve tekrar
benzersiz yazılarına devam edeceğini biliyorlar. Okurların da büyük
bir hoşgörüyle yazacağın günü iple çekiyorlar” dedim.
* * *
Aslında ziyarete kadim dostum Müjdat Gezen’le birlikte
gidecektik. Ama kayınvalidesinin rahatsızlığı nedeniyle
Müjdat gelemedi. Yine de sohbete telefonla katılarak “Bak
Bekir! Uğur’a doğum gününde söylediklerimi şimdi senin için
yineliyor ve büyüğünüz olarak gençliğinizin kıymetini bilin
diyorum” dedi.
Eşi Andree’nin unutulmaz konukseverliği ve tadı
damağımızda kalan harika ikramlarıyla geçen bol kahkahalı
sohbetimizin ardından, köpekleri Postal ve
Suşi’yi severek ayrıldık.
Yolda bu tertemiz kalpli büyük yazar kardeşim için başka neler
yapabileceğimi düşünürken, aklıma eski bir yazısını paylaşmak
geldi.
İşte 30 Ağustos Zafer Bayramı Haftası nedeniyle uygun
olacağını düşündüğüm o muhteşem yazısı: