Hiç unutmuyorum, 1977 baharıydı… TRT nin tek kanallı televizyonunda ilgiyle seyredilen programlar hazırlayıp sunuyordum. Doğanın gelinlik kızlar gibi renklenip güzelleştiği, Boğaz sırtlarında erguvan şenliğinin başladığı günlerin birinde, onun İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki odasında buluştuk. Hoca o yıllarda insanların filmlerden, romanlardan tanıyıp korktuğu, hatta kimi doktorların bile hastalara yaklaşmaya cesaret edemediği cüzzama (Lepra) karşı müthiş bir savaş başlatmıştı. Bu amaçla yurdu karış kırış dolaşıyor, ulaştığı her cüzzam hastasını yeni bulunan bir ilaçla tedavi ediyordu. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin arka tarafında, ağaçlar arasındaki çukur bir yerde inşa edildiği için uzaktan hiç fark edilmeyen küçücük Lepra Kliniği de bu tarihi çabaya odaklık ediyordu…