Uğur Dündar Sözcü Gazetesi

Bir sandık nöbetçisinin not defterinden...

“Yorgundum… İzmir’de yoğun tempoda geçen propaganda çalışmalarımızın ardından, seçimlere bir gün kala, beni ilçelerinde görmek isteyen belediye başkan adaylarımızı...

20 Nisan 2019 | 973 okunma

“Yorgundum…
İzmir’de yoğun tempoda geçen propaganda çalışmalarımızın ardından, seçimlere bir gün kala, beni ilçelerinde görmek isteyen belediye başkan adaylarımızı kıramamıştım.
30 Mart sabahı, yani seçime bir gün kala, saat 06.00’da başlayan ve aynı gün geç saatlerde biten 1500 kilometrelik yolculuk da oldukça sarsmıştı.
Afyonkarahisar Dinar, Sultandağı Dereçine ve Konya Akşehir’de üç mitingde konuşmuş, maratonu böylece noktalamıştık.
Oyumuzu kullanacak, sonra sandıkları gezecektik.
Öyle de oldu.
İzmir’de her şey beklediğimiz gibi gitti. Hele AKP’nin elinde olan, bu kez bize geçmesi için yoğun emek harcadığımız Kemalpaşa ve Ödemiş’in kazanıldığı haberleri tüm ekibi çok mutlu etmişti.

★★★

Televizyonlarda Anadolu Ajansı’nın sinirleri geren manipülasyonlarına rağmen büyükşehirlerin CHP tarafından kazanıldığının anlaşılması büyük sevinç dalgası yaratıyor, telefonum hiç susmuyordu.
Ekrem İmamoğlu’nun direnerek sorumlu tüm kurum ve kişileri uyarması üzerine AA verileri paylaşmayı kesiyor ama AKP İstanbul Adayı Binali Yıldırım, 3 bin oyla kazandıklarını duyuruyordu!..
Bu oldu bitti karşısında İmamoğlu yine ekrana çıkıyor ve hem kendinden, hem de  söylediklerinden emin bir tavırla seçimi önde tamamladığını söylüyordu.
“Biz kimsenin hakkını yemedik, hakkımızı da yedirmeyiz” diyerek geceye noktayı koyuyordu.
Televizyonlarda veri akışının donmasına karşın elimizdeki ıslak tutanaklar, İstanbul’u da kazandığımızı gösteriyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon konuşmasının içindeki cümlelerden anladığım da oydu.
Yorgunluktan saat 04.30 gibi dalmışım.

Atila Sertel ve Ozcan Purçu oy sayım nöbetinde.

★★★

Telefon sesi ile uyandığımda saatim 12.30’u gösteriyordu. Hemen arayanlara baktım, ardından da mesajlara…
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay Ankara Milletvekilleri hariç hepimizi İstanbul’a çağırıyordu. Mesaj çok netti, bu bir “mazeretsiz göreve çağrı”ydı.
İstanbul’a arabamla gitmeye karar verdim. Zira orada lazım olacaktı.
İlk işim Roman Milletvekili Kardeşim Özcan Purçu’yu aramak oldu. Acilen İstanbul’a gideceğimizi söyledim. Önce 1 Nisan şakası yapıyorum sandı.
Telefonu kapattıktan iki dakika sonra bu kez o beni aradı. “Abi bana da gelmiş mesaj. Bir cenazemiz var, başsağlığına gideyim sonra yola çıkalım” dedi.
Uyku sersemliğini atamamış olmama karşın, valizime bir kaç iç çamaşırı, eşofman, gömlek ve mazbata töreninde giymek için bir takım elbise koydum.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yılkı atları susuzluktan ölüyorlar!.. 04 Eylül 2024 | 1.895 Okunma 30 Ağustos Zaferi, ölüm ve sürgünden kurtuluşun, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun adıdır!.. 30 Ağustos 2024 | 2.222 Okunma Vergi denetimleri düşük gelir grubundaki yurttaşlara mı yapılıyor?.. 28 Ağustos 2024 | 2.381 Okunma İklim krizinin ülkemiz üzerindeki ölümcül etkilerinin farkında mısınız?.. 22 Ağustos 2024 | 1.327 Okunma Olimpiyat halkalarındaki renkler neden ayrımcılık anlamına geliyor?.. 10 Ağustos 2024 | 2.032 Okunma