“Yorgundum…
İzmir’de yoğun tempoda geçen propaganda çalışmalarımızın ardından,
seçimlere bir gün kala, beni ilçelerinde görmek isteyen belediye
başkan adaylarımızı kıramamıştım.
30 Mart sabahı, yani seçime bir gün kala, saat 06.00’da
başlayan ve aynı gün geç saatlerde biten 1500 kilometrelik yolculuk
da oldukça sarsmıştı.
Afyonkarahisar Dinar, Sultandağı
Dereçine ve Konya Akşehir’de üç mitingde konuşmuş, maratonu böylece
noktalamıştık.
Oyumuzu kullanacak, sonra sandıkları gezecektik.
Öyle de oldu.
İzmir’de her şey beklediğimiz gibi gitti. Hele AKP’nin elinde olan,
bu kez bize geçmesi için yoğun emek harcadığımız Kemalpaşa
ve Ödemiş’in kazanıldığı haberleri tüm ekibi çok mutlu
etmişti.
★★★
Televizyonlarda Anadolu Ajansı’nın sinirleri geren
manipülasyonlarına rağmen büyükşehirlerin CHP tarafından
kazanıldığının anlaşılması büyük sevinç dalgası yaratıyor,
telefonum hiç susmuyordu.
Ekrem İmamoğlu’nun direnerek sorumlu tüm kurum ve kişileri uyarması
üzerine AA verileri paylaşmayı kesiyor ama AKP İstanbul Adayı
Binali Yıldırım, 3 bin oyla kazandıklarını duyuruyordu!..
Bu oldu bitti karşısında İmamoğlu yine ekrana çıkıyor ve hem
kendinden, hem de söylediklerinden emin bir tavırla seçimi
önde tamamladığını söylüyordu.
“Biz kimsenin hakkını yemedik, hakkımızı da yedirmeyiz”
diyerek geceye noktayı koyuyordu.
Televizyonlarda veri
akışının donmasına karşın elimizdeki ıslak tutanaklar, İstanbul’u
da kazandığımızı gösteriyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon
konuşmasının içindeki cümlelerden anladığım da oydu.
Yorgunluktan saat 04.30 gibi dalmışım.
Atila Sertel ve Ozcan Purçu oy sayım nöbetinde.
★★★
Telefon sesi ile uyandığımda saatim 12.30’u gösteriyordu. Hemen
arayanlara baktım, ardından da mesajlara…
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay Ankara Milletvekilleri
hariç hepimizi İstanbul’a çağırıyordu. Mesaj çok netti, bu bir
“mazeretsiz göreve çağrı”ydı.
İstanbul’a arabamla
gitmeye karar verdim. Zira orada lazım olacaktı.
İlk işim Roman Milletvekili Kardeşim Özcan Purçu’yu aramak
oldu. Acilen İstanbul’a gideceğimizi söyledim. Önce 1
Nisan şakası yapıyorum sandı.
Telefonu kapattıktan iki dakika sonra bu kez o beni aradı.
“Abi bana da gelmiş mesaj. Bir cenazemiz var, başsağlığına
gideyim sonra yola çıkalım” dedi.
Uyku sersemliğini atamamış olmama karşın, valizime bir kaç iç
çamaşırı, eşofman, gömlek ve mazbata töreninde giymek için bir
takım elbise koydum.