Önceki gece tam yatmaya hazırlanıyordum ki, televizyonlar acı
haberi vermeye başladı.
Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasına göre; Afrin’de 8
askerimiz şehit olmuş, 15 yiğidimiz de yaralanmıştı.
Ekranlara bakarken içim tarifsiz acılarla doluyor, şehit ve
gazilerimizin evlerine düşen kor ateşlerin anaların, babaların,
akraba ve yakınlarının yüreklerini nasıl yaktığını
düşünüyordum.
Uyumak ne mümkündü!
Gözümü kırptığımda hayatlarının baharında yitip giden o
vatan evlatlarını, kendi canını düşünmeden yaralı arkadaşlarını
helikopterlere taşımaya çalışan kahramanları görüyor, yatakta bir
sağa, bir sola dönüp duruyordum.
Sabahın ilk
ışıklarıyla birlikte sızmışım…
* * *
Kabuslarla dolu kısacık uykumdan uyanıp cep telefonumu
açtığımda, ülkemizin en saygın bilim insanlarından, hocaların
hocası, Beyin ve Sinir Cerrahı Prof. Dr. Cengiz
Kuday’dan iki fotoğraf ve şimdi sizlerle paylaşacağım kısa
bir notun geldiğini gördüm.
“Bunca acı haberin yanında size güzel bir haber vereyim.
Çalıştığım hastanenin acil servisinden geçerken, genç bir annenin
kucağında bebeğiyle beklediğini gördüm. Yavrunun yüzü sapsarıydı.
Durup kendisine ve eşine niçin geldiklerini sordum. Kadıncağız
ağlayarak ‘Yavrumuz yüksekçe bir yerden fayansın üzerine düştü’
deyince, hemen görüntüleme odasına götürdük. Adı Yiğit olan 6 aylık
bebeğin beyninin yarısı kanla dolmuştu. 10 dakika içinde ameliyata
aldım. Yaklaşık 4 saatlik bir operasyonla kanı temizleyip, gereken
müdahaleyi yaptık…”
Notu okur okumaz hocayı arayıp
bebeğin sağlık durumunu sordum.
“Kurtuldu… Sağlıklı biçimde yaşayacak ve hiçbir araz
kalmayacak” dedi.
O anda ne kadar sevindiğimi, acılarla dopdolu yüreğimin -bir nebze
olsun- nasıl rahatladığını anlatamam…