Bir belediye yönetiminin ve bir belediye başkanının birincil görevi, o şehirde yaşayan her yurttaşın can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Yani önce can, sonra mal. Diğer bütün alanlardaki ihtiyaçlar, projeler ve hizmetler, bundan sonra gelebilir.
Öte yandan öyle bazı alanlar vardır ki, o alanlarda ne yaptığınız, ne kadar çaba harcadığınız veya neleri başardığınız çoğu kez anlaşılmaz. Çok bilinmez. Çok önemsenmez. Doğrusu o alanlarda harcadığınız emeğin, zamanın ve kaynağın siyasette oya tahvil edilmesi de mümkün değildir.
Deprem ve afete hazırlık da işte o alanlardan biridir.
Biz başımızı kuma sokamayız. Sokmayacağız. Bu şehrin en önemli riski depremdir. Ve bu risk öyle küçük bir risk değildir. Üstelik bu risk, sadece İstanbul’un de riski değildir. Tüm Türkiye’nin riskidir. Hayatın duracağı, ekonominin büyük hasar göreceği bir büyük kaos ve ulusal felaket ihtimalinden bahsediyoruz.
Hali hazırdaki 1.2 milyon yapının karşın karşıya olduğu büyük bir riskten bahsediyoruz. 48 bin binanın ağır hasar göreceği ve on binlerce vatandaşımızın hayatını kaybedebileceği bir riskten...