Feribotun kaptan köşkünde çay içiyorduk.
Bir ara dümendeki gemici bana dönüp “Bizim ülkemizin çok
güzel olduğu söylenir. Abi siz dünyayı dolaştınız. Türkiye
dışarısıyla kıyaslandığında gerçekten güzel mi?” diye
sordu.
Hiç düşünmeden “Haklısın kardeşim” dedim.
“Dünyayı Saran Sancılı Kuşak” başlıklı röportaj için
Ekvator çevresinde tam bir tur attım. Ayrıca gerek tüyü bitmemiş
yetimin hakkını çalıp Türkiye’den kaçanları takip ederken, gerekse
seyahati sevmem nedeniyle, dünyada gidilebilecek her yere gittim.
Rüya adalarını, kartpostal cennetlerini gördüm…”
Kaptan da radara bakmayı bırakmış, sözü nereye getireceğimi merak
ederek dinlemeye başlamıştı.
“Size tüm kalbimle söylüyorum; bizim ülkemizden daha güzel
bir yer göremedim. Yeryüzü cenneti diyebileceğimiz yurdumuzun en
güzel köşelerinden biri de şimdi gittiğimiz ada!..”
Derin bir nefes alan dümendeki gemicinin bakışları artık gurur
doluydu.
Hepimiz kızılın tüm renklerini saçarak denizde kaybolmakta olan
güneşin batışını seyrediyorduk. Tepemizden sürü sürü, çığlık
çığlığa
martılar geçiyor,
harikulade bir yaz gecesi adayı yavaştan kuşatıyordu.
* * *
Bozcaada’ya ilk kez 1977
yılında, o zamanki Belediye Başkanı
Nagehan Akay’ın çağrısı üzerine gitmiştim.
Nagehan Hanım, Kuzey Ege’deki iki adamızdan biri olan Bozcaada’nın
unutulmuşluğunu anlattığı mektubunda, halkın karayla bağlantısını,
efsaneleşen bir kaptanın kendi adını taşıyan ahşap yük motoruyla
sağladığını yazıyordu. Belirttiğine göre Halil Yakar Kaptan
yaz, kış, fırtına demeden yılın 365 günü soyadını taşıyan
teknesiyle karşıdaki Geyikli’ye geçiyor, adanın tüm tüketim
ihtiyacını karşıladığı gibi, hastaları ve hamile kadınları da
Çanakkale Devlet Hastanesi’ne yetiştiriyordu. Hatta azgın
dalgalarla mücadele sırasında bazen doğum yapanlar da oluyordu.
Yakar Kaptan’ın düzenli bir sefer saati yoktu. Ne zaman ihtiyaç
duyulursa motoruna atlıyor ve denizleri yara yara çaresiz insanları
karşıya taşıyordu. Öyle para pul meraklısı da değildi. Parası
olmayanların sırtını sıvazlayıp, “Önemli değil, olduğu
zaman verirsin” diyordu.
Becerisi, tertemiz yüreği, iyilikseverliği ve denizlere meydan
okuyan eşsiz cesaretiyle bu efsane kaptan, hakikaten bir jübileyi
hak ediyordu.