Ne zaman Çanakkale'ye gitsem bir gün önceden heyecanlanmaya başlarım.
Hele tarihin akışını değiştiren müthiş kahramanlık destanının yazıldığı kente yaklaştıkça duygularım doruğa çıkar, tüylerim ürperir.
* * *
Dün Milli Mücadele'nin ve Cumhuriyet'in önsözünün yazıldığı bu kutsal topraklardaki Halk Arenası canlı yayını için heyecanla yola çıktığımızda yüksek yargı mensubu bir dostum aradı.
Hayatını hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığına adamış ve bu nedenle geçmişte FETÖ'nün hışmına uğramış, yargı camiasında engin bilgi birikimi ve dürüstlüğüyle ünlü değerli dostum çok üzüntülüydü.
Nedenini sorunca derin bir nefes alarak anlattı.
Söylediklerini aynen paylaşıyorum:
“İki gündür bir Güneydoğu kentimizin cezaevine gidip geliyorum. Çünkü anamın gözyaşlarına dayanamadım en sonunda…
Benim bir ‘teyze çocuğu' var; öğretmen…
30 yaşındaki bu akrabamın babası, o henüz iki yaşındayken rahmetli olduğundan, anamın ve teyzelerimin kucağında büyüdü. Kendi çocukları gibi bakarak el birliği ile yetiştirdiler…