Babamın geçmişte Başkomiser olarak görev yaptığı metruk karakol binasının önünden geçip, hafızama “kumarhaneleri kapatan cesur ve dürüst bakan” olarak yerleşen Bahattin Yücel’in gayretleriyle eski güzel görünümüne kavuşan meydana doğru ilerlerken, Mete, birkaç bina ötesini gösterip “Çello çalan berberi hatırladınız mı?” diye sordu.
Çello çalan berber!..
İlk anda tuhaf geliyor değil mi?
Hiç gelmesin.
Çello çalan berber, buraya özgü etnik-kültürel mozaiğin yaşamayı bir şenlik haline getirdiği “Küçük Paris-Samatya”nın unutulmaz renklerinden sadece biriydi.
★★★
Sirkeci yönünden gelip Kocamustapaşa (Samatya) İstasyonu’nda duran akşam trenlerinin getirdiği yolcular telaşla evlerinin yolunu tutarlarken, kundura tamircisi Takvor Usta, dükkanını çoktan kapatmış ve trompetiyle Eddie Calvert’in unutulmaz “Cherry Pink And Apple Blossom White-Kirazın Pembe ve Elmanın Beyaz Bahar Çiçekleri”ni çalmaya başlamış olurdu.