Sanki sırayla devreye giriyorlar.
Örneğin biri çıkıp Cumhuriyet için “reklam arası” diyor. Bir başka gün diğeri “Artık şeriatla yönetilmenin zamanının geldiğini” söylüyor. Tepki görünce bir süre susuyorlar. Ortalık biraz sakinleşince bu kez kimi müptezeller Atatürk’e, onun ilke ve devrimlerine hayasızca saldırıp, hakaret ve küfür yağdırıyorlar.
Oysa dünyada olup bitenlerin ardındaki gerçekleri biraz görebilseler, yüzlerini döndükleri Ortadoğu’da yaşananları okuyup analiz edebilseler ya da kalbi Türkiye için çarpan bir bilgenin yıllardır vatan sevgisiyle söylediklerine kulak verebilseler, ülkenin içine sürüklendiği bataklıktan kurtulmanın tek bir yolu olduğunu görecekler.
* * *
“İslam coğrafyası, bilim, teknoloji, sanat, kültür, demokrasi ve özgürlükler açısından çok geri kalmış, çağdışı bir görünüm yansıtıyor.
Bu coğrafyanın bir bölümü de halen mezhep çatışmalarıyla kan gölüne dönmüş bulunuyor. Özünde gelişmeye ve bilime açık olan İslam dininin, geçmiş asırlardan devralınan fıkıh mirası ve mezhepçi doktrinlerle önü karartılıyor. İslam’ın gelişmeye ve bilime açık yönü göz ardı ediliyor.
Bu karanlığı Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet devrimleriyle şeriatın ve dogmaların baskısından kurtararak delmiş, Türkiye’yi aydınlığa çıkarmıştır. Türkiye’nin Batılı ülkeler tarafından tüm İslam dünyasına ilham alınacak başarılı bir örnek olarak gösterilmesi, Atatürk’ün Türkiye’ye çağdaşlaşma yolunda kazandırdığı ivme sayesinde olmuştur.
Laikliğin ışığından yararlanmayan bir Müslüman ülkede, ne huzur ve istikrar, ne bilim, ne özgürlük ve demokrasi, ne de çağdaş bir uygarlık olur. Çünkü laiklik, bütün dinlere ve inançlara saygıyı öğretir ve devletin herkese karşı tarafsız olması kuralını getirir. Bu kural ülkede barışın teminatıdır. Zira bilim, dogmaları sorgulayan, ampirik araştırmayı teşvik eden laik anlayışla gelişir.
Nitekim bilim nerede ileriyse, orada laiklik egemendir.,,