Hatırlayalım;
Türk Ordusu'nun yurtsever, kahraman ve Atatürkçü komutanları
kumpaslara uğruyor, çürümek üzere zindanlara gönderiliyordu.
Akla hayale gelmedik onur kırıcı iftiralar, sanki birer gerçekmiş
gibi yandaş medya sayfalarını ve ekranlarını dolduruyordu.
Sicilleri pırıl pırıl subayların şeref ve namuslarına dil
uzatılıyor, camileri bombalayacakları, casus oldukları, eskort
kadınlardan oluşan fuhuş çetelerini yönettikleri, bilgisayarlarına
porno görüntüler indirdikleri, komutanlarına suikast düzenleyip
darbe yapacakları öne sürülüyordu!
Yağmur gibi yağan bu alçakça iftiralar karşısında bunalıma girenler
canlarına kıyıyor, mutlu yuvalar yıkılıyor, okul çağındaki masum
çocuklar, medyada zalimce teşhir ediliyorlardı.
Yaşadıkları karşısında kahrolarak ölümcül hastalıkların
pençesine düşen bazılarıysa, gencecik yaşta yitip
gidiyorlardı.
Metanetini korumaya çalışanlar ise bir daha üniformalarına asla
kavuşamayacaklarını biliyorlardı.
* * *
Amaç belliydi:
Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy, Kozmik Oda
kumpaslarıyla TSK'nın belini kırmak, yurtsever ve Atatürkçü
kadroları ordudan tasfiye etmek…
Proje dalga dalga hayata geçiriliyor, 26. Genelkurmay
Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile dönemin Kuvvet Komutanları bile
terörist suçlamalarıyla zindanlara gönderiliyor, böylece 15
Temmuz'da darbe girişiminde bulunacak FETÖ'cü cuntacıların önleri
açılıyordu.