Emin Çölaşan…
Kadim dostum…
Ne zaman bir haksızlığa uğrasam, sonuna kadar yanımda duracağına,
müfterilerin derslerini müstahak oldukları biçim ve dozda
vereceğine adım gibi emin olduğum mert, vefakar arkadaşım…
Ona FETÖ çamurunun asla bulaşmayacağını bildiğim için, bu
konuda yazmayı gereksiz görüyorum…
Soyadı gibi
“doğru” bir gazeteci olan Necati Doğru için de öyle…
SÖZCÜ’nün sahibi Burak Akbay’ı, dün anlattım.
Burada çalışmaya başladıktan sonra tanıdığım Genel Yayın
Yönetmeni Metin Yılmaz, internet sayfamızın yöneticisi Mustafa
Çetin ve yardımcısı Yücel Arı isimleri de mesleğimiz ve dostluk
adına bende hep iyi, hep olumlu şeyler çağrıştırıyor.
Özetle SÖZCÜ, çok güzel bir aile…
★★★
Dün, bu gazetede yazmasına naçizane katkım olan değerli
soruşturmacı gazeteci-yazar kardeşim Soner
Yalçın’la konuşurken, “Ağabey, Emin Çölaşan’ın
savunulmaya ihtiyacı yok. Çünkü havada uçan kuşlar bile onun FETÖ
ile nasıl mücadele ettiğini ve ne kadar başarılı bir gazetecilik
geçmişi olduğunu biliyor. Sizin onu nasıl işlettiğinizi yazmanız
hem kendisi, hem de okurlarımız için moral olur. Aslında hepimizin
bu gerginliği atmaya ihtiyacı var” dedi.
Düşündüm ve Soner’e hak verdim.
Emin’le aramızdaki işletmeler, günlük yaşantımızdaki gerilimin en
etkili ilacıdır…
Bakın vaktiyle ne yazmış: