“Öncelikle şunu belirtmeliyim ki siyaset meslek
değil, onurlu bir görevdir. Ülkeye hizmet etmenin
yoludur, yeter ki o onura layık olunabilsin.
(…) Kim ne derse desin mevcut anayasa, seçim ve siyasi
partiler yasaları değişmedikçe milletin egemen olduğu
bir seçim sonucunu elde etmek imkansız görülüyor.
Partilerde lider kim olursa olsun, bir müddet sonra tek
seçici ve tek yönetici durumuna giriyorlar.
(…) Seçim meydanlarında, mitinglerde
söylenenlere, televizyon ve gazetelerde çıkan
haberlere bakın; hile, adam kayırma, yandaş kollama, iş
ve ihale yolsuzlukları, insanları kamplara
ayırma…
Lider saldırgan olunca yalakaları ve çevresi de
daha ölçüsüz hareket etmekte. Olayların diğer üzücü
tarafı ise bu gerginliklerin gençlere, özellikle
üniversite ve lise gençliğine sirayet etme eğilimine
girmesidir. (…)
Son olarak, liderin söylediklerine -gerçek ve doğru
olmasa da- ne pahasına olursa olsun inanan insanlar, bu
vebalden nasıl kurtulacaklar?
İnanıyorum ki uzun vadede ülke gerçeklerini
bilen, halkla bütünleşen, gerçek dışı vaatlerle halkı
aldatmayan; alkışlara ve kalabalıklara fazlaca
aldanmayanlar zaferi kazanacaklardır…”
* * *