Bugün size ülkemizin eşsiz değerdeki hazinelerinden birinin
nasıl talan edildiğini ve yetkililerin buna niçin göz yumduklarını
anlatacağım.
Önce hazinenin bulunduğu yeri anlatayım:
Manisa’nın güneydoğusundaki bir geç (Pleyistosen) volkanik
alanının tam ortasında, doğası ve konuksever insanlarıyla çok güzel
bir ilçemiz bulunuyor: Kula…
İlçe çok şanslı…
Zira M.Ö. 1’inci yüzyılın ilk çeyreğinden bu yana “Yanık
Ülke” olarak bilinen Kula’daki alan, tarihte
sönmüş bir volkan olarak kayıtlara geçen ilk bölgeyi
oluşturuyor. Bu özelliği nedeniyle 19’uncu yüzyıla kadar
buralara gelen tüm jeologların bölgeyi dolaştıkları ve çeşitli
yorumlarda bulundukları
biliniyor.
* * *
Kula’daki volkanik morfolojinin büyüleyici güzelliği, UNESCO
tarafından 4 yıl önce “Türkiye’nin ilk ve tek
jeoparkı” ilan edilerek taçlandırılıyor. Kula’nın böylece
kazandığı popülarite, ne yazık ki bir acı gerçeğin de gün yüzüne
çıkmasına neden oluyor.
Dünyaca saygın bilim insanımız Prof. Celal Şengör ve Nalan Lom’un
“Nature” dergisinde dün yayımlanan kısa yazılarına göre;
paha biçilmez bir hazine değerindeki volkan konisi, 90’lı
yılların başından bu yana, mıcır üretimi için taş ocağı olarak
kullanılıyor!
Bu acı yıkım yetmezmiş gibi, Kula Belediyesi de bu alanın
çöplük olarak kullanılmasına göz yumuyor! Hatta yöre halkı
buraya çöp dökmek için yönlendiriliyor! Lav akıntılarının
görüldüğü en güzel bölgelerin hafriyat atıklarıyla doldurulması ise
felaketi daha ciddi boyutlara taşıyor. Öyle ki, bilenlere
“Bu kadarı da olmaz” dedirtiyor!..
* * *
UNESCO’nun müdahalesiyle son anda “korunmuş alan” ilan
edilen Kula’nın ana konisindeki mıcır kazısı, şimdilik durmuş
görünüyor! Ancak henüz koruma altına alınmamış diğer
konilerdeki ağır tahribat, Ankara’dan gelen izinler nedeniyle
sürüyor. Halen kontrolsüz yerleşime ve derme çatma
yapılanmaya açık olan bu harikulade doğal miras, evsel ve diğer
atıklarla, her geçen gün taçlandırılan özelliğini biraz daha
yitiriyor.
* * *
Son olarak “park” yönetiminin en genç volkanik patlamalardan
günümüze kadar bozulmadan gelebilen tek koniye turistlerin
ulaşmaları için yaptığı tahta köprü, atıkların bırakılmasını
kolaylaştırıyor!
Bu üzücü durum karşısında UNESCO, “jeopark” statüsünün
korunup korunmadığını tespit edebilmek için Kula’ya bir teftiş
heyeti göndermeye karar veriyor. Heyetin bugünlerde bölgeyi
denetlemesi bekleniyor.
* * *
Sevgili okurlarım,
Bir bölgeyi “jeopark” ilan etmek çok önemli. Ancak o bölgedeki
doğal mirası korumak ve gelecek kuşaklara bozulmadan aktarmak da,
en az o kadar önemli.
Kula’daki muhteşem hazine korunmayı kesinlikle hak ediyor. Ancak ne
yazık ki bu haliyle kaderine terk edildiği görülüyor!..
Prof. Celal Şengör’e göre; “Mevcut durum,
insanlığın
ortak mirası olan bu zenginliğin, gerek ülkeyi gerekse
yerelde Kula’yı yönetenlerce pek takdir edilmediğini
düşündürüyor!..”