İşe Cumhuriyet’in kurumları ve değerlerinden
başladılar.
Anayasayı,
Meclis’i,
Kuvvetler ayrılığı ilkesini,
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni,
Yüksek yargı kurumlarını,
HSYK’yı,
Yargı kararlarına duyulan güveni,
Milli Eğitim’i,
Laikliği,
Siyaseti,
Milli İstihbarat Teşkilatı’nı,
Emniyet’i,
Medyayı,
Merkez Bankası’nı,
Kamu bankacılığını,
Valilik ve Kaymakamlık makamlarını,
Kendileri gibi yaşamayan ve muktedire biat etmeyen herkesi,
Kısacası demokratik hukuk devletini ve kamu düzenini ayakta
tutan, toplumu barış ve huzur içinde yaşatan tüm kurum, kuruluş ve
kavramları;
İ-t-i-b-a-r-s-ı-z-l-a-ş-t-ı-r-d-ı-l-a-r…
* * *
Geriye ne kaldı?
E-N-K-A-Z!..
* * *
Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’ni oluşturan
aydınlar, manifesto niteliğindeki bildiriyle enkazın vardığı
ürkütücü boyutu kamuoyu ile paylaşmışlar:
Özetle “Erdoğan ve partisi AKP, Anayasa ihlallerinin
bedellerini bağımsız yargı önünde ödemeye hazır olmalılar.
İstemediği hiçbir şeye izin vermeyen bu zihniyet sürdürülemez. Ya
bu zihniyet batacaktır, ya da Türkiye…” demişler.
* * *