Dün Ankara’daki tren kazasında 9 yurttaşımız hayatını kaybetti,
50’ye yakın kişi de yaralandı.
İlk tespitlere göre kazanın nedeni, Pamukova’da, Soma’da,
Samsun TOKİ’de, Ermenek’te, Zonguldak’ta, Aladağ’daki yurt
yangınında, Konya Kuran Kursu’nda ve Çorlu’dakilerle
aynı:
Tedbirsizlik ve ihmal…
Yargının sorumlulardan gereken hesabı kamu vicdanını tatmin edecek
süre ve ölçüde soramaması.
Doğrudan suç işlememekle birlikte, topluma hesap verme konumunda
olanların hiçbirinin istifa etmemesi…
Ve sonuçta hepsini topladığınızda, yüzlerce insanımızın yok yere,
pisi pisine ölümleri…
Yani ihmal ve tedbirsizlik cinayetlerine kurban
gitmeleri!..
★★★
Bakınız…
Çorlu’da 25 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği tren kazasının
ardından, kaza yerine henüz ambulanslar ve kurtarma ekipleri bile
ulaşmadan, yayın yasağı konulmasaydı…
Ulaştırma Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları’nın (TCDD) en tepedeki sorumluları daha
ilk andan itibaren kazanın nedeni olarak sadece “doğal afeti”
göstermek yerine,
ihmal ve tedbirsizlik ihtimalleri üzerinde de durabilmiş
olsabilselerdi…
Aşırı yağışın olduğu saatlerle, trenin
hareket zamanı arasında kalan sürede hattın kontrolü
yapılabilseydi…
TCDD ile iş yaptıkları için tarafsızlıkları üzerinde derin
kuşkular oluşan bilirkişiler yerine, tarafsız ve saygın uzmanlara
bu görev verilebilseydi…
Kalemini kazanın ardındaki
gerçekleri soruşturmaya adayan gazeteci Mustafa Hoş’a kızıp onu
suçlamak yerine, dile getirdiği gerçeklerin üzerine
gidilebilseydi.
Savcılık, kazanın olduğu 8 Temmuz’dan bu yana geçen 5 ayı
aşkın sürede iddianamesini hazırlayıp, sorumlular hakkında dava
açılmasını sağlayabilseydi…
Sorumlu mevkideki kişiler,
istifa etme erdemini gösterebilselerdi…
İnanın dün Ankara’daki kaza yaşanmaz, onca kayıp ve
yaralının olduğu acı tablo ortaya çıkmazdı.