Dün sabah Kayseri'de hain teröristlerin saldırısı sonucunda 14
Mehmetçiğin şehit düştüğü, 56 evladımızın da yaralandığı patlama
haberi geldiğinde yıllar öncesine gittim. Çünkü şehit jandarma eri
ağabeyinin tabutuna sarılarak “Bana ağabeyimi geri verebilir
misiniz” diye bağıran, hıçkırdıkça ekran başındaki herkesi ağlatan
küçük bir çocuğun haykırışını duyar gibi oldum.
Bir de, Beşiktaş'ta 37'si polis 44 canımızı kaybettiğimiz canlı
bomba eyleminden sonra minik Duru'nun, şehit polis babasının
tabutuna yaşlı gözlerle bakarken, anneciğine yönelttiği cevabı çok
zor o soruyu hatırladım:
“Babam niçin onun içinde?..”
* * *
Yıl 1998, Kasım ayı, Gaziantep…
Tepemizde yazdan kalma, insanı avareliğe çağıran, sımsıcak bir
güneş… İki yanı ulu serviler ve asırlık çamlarla çevrili, daracık
bir yolda ilerliyoruz… Etrafta mis gibi çam kokusu, yanımda
ortaokul ikinci sınıf öğrencisi küçük Serkan var.
Hani bir şehit cenazesinde, bayrağa sarılı tabuta adeta yapışarak
‘‘Bana ağabeyimi verin!.. Ağabeyimi geri verebilir misiniz?..''
diye ağlayan, kavruk tenli, zayıf bir çocuk vardı ya, şimdi
birlikte yürüdüğümüz Serkan, işte o çocuk…
Hıçkırırken hepimizi ağlatan, en katı kalplimize bile iç geçirten
Serkan'la, uzun ince yolda yürüyoruz, gözlerine bakamadan…
Çünkü baktığım anda, görsel hafızama yaşadıkça silinmeyecek bir
kayıt olarak yerleşen görüntülerin, durmaksızın gözlerimin önünden
geçeceğini ve kulaklarımda hep o yakarışın çınlayacağını
biliyorum.
‘‘Ağabeyimi geri verebilir misiniz?..''
* * *