Kardak Krizi’nin yaşandığı, Yunanistan’la savaşın
eşiğine geldiğimiz 1996 yılının 8 Ekim günü…
İki adet F-16 uçağımız, Ege Denizi üzerinde rutin eğitim ve
devriye uçuşundalar.
Sakız Adası yakınlarından geçerlerken, Mirage 2000 tipi
iki Yunan savaş uçağı ile karşılaşıyorlar.
Böylece havacıların “Dog Fight-İt Dalaşı” dedikleri
ölümcül kovalamaca başlıyor.
Saat tam 14.50’de, Mirage’lardan birini kullanan Thanos
Grivas, bizim F-16’nın ateşleme sistemini kilitleyip
uçağımızı füzeyle vuruyor.
İsabet alarak düşmeye başlayan F-16’daki pilotlardan
Yarbay Osman Çilekli son anda koltuğunu fırlatarak
kurtuluyor. Yüzbaşı Nail Erdoğan ise uçağıyla birlikte
Ege’nin 450 kulaç derinliğe gömülüyor.
Olay Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarına “İt dalaşında yaşanan kaza” olarak geçiyor.
Ancak 7 yıl sonra uçağımızın düşmanca saldırıyla
düşürüldüğü ortaya çıkıyor.
Çünkü bir Yunan gazeteci, pilot Grivas’ın itirafını ve
özür dileyen ifadelerini yayınlıyor.
Bunun üzerine Erdoğan ailesinin avukatı Mehmet Emin Keleş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurarak, tazminat talep ediyor. Ancak 650 bin Euro’luk tazminat istemi mahkemedeki bir Rum yargıcın karşı oyuyla reddediliyor. Zira başvurularda 3 yargıcın oy birliği gerekiyor.
Avukat Keleş yılmıyor, Yunan adli makamları nezdinde
girişimde bulunuyor ve tazminatın yanı sıra, dönemin
(1996) Yunan Genelkurmay Başkanı ile pilot Grivas’ın
cezalandırılmasını istiyor.
Benzer bir başvuruyu Ankara Başsavcılığı bünyesindeki
Anayasal Suçlar Savcılığı’na da yapıyor.
Ailenin şehidimizin naaşının çıkarılması için yaptığı
tüm girişimler ise, uçak enkazının bulunduğu noktada
suyun çok derin olduğu gerekçesiyle sonuçsuz
kalıyor.