Önceki gece tanklar sokağa çıkıp jetler alçaktan uçuşlara başlayınca, Twitter'daki @ugurdundarsozcu hesabımdan (Zaten sosyal medyada başka hiçbir resmi hesabım yok. Örneğin Facebook'a hayatımda girmedim, tek bir mesaj bile paylaşmadım) şu tweet'i yayınladım:
“Yorumum: Allah askerimizle polisimizi çatışmaktan korusun. Demokrasi herkesin sarılacağı dal olsun. Ulusumuz acılar yaşamasın”
Mesaj sosyal medyada binlerce kez paylaşıldı. Dün bu yazıyı kaleme aldığım saat 13.00'te, beğeni sayısı 8 bini aşmıştı.
* * *
İlerleyen saatlerde maalesef korktuğum oldu ve askerle polisin yer yer çatıştığı haberleri gelmeye başladı.
Yaşananları endişeyle takip ederken, Atatürkçülüğünden en ufak kuşku duymadığım bir komutanla konuştum.
Bana darbe girişiminin paralel yapıya bağlı askerler tarafından yapıldığını, üstü olan generalin başına silah dayandığını, buna karşın teslim olmayıp direneceklerini söyledi.
Bunun üzerine yine binlerce paylaşılan şu yeni tweet'i yazdım:
“Bir komutanla konuştum. ‘Bu F-tipi darbe girişimi ama teslim olmayacağız' dedi. Yaşasın demokrasi, yaşasın Cumhuriyet”
* * *
Sonra gece boyu Türkiye'nin bu noktaya nasıl geldiğini, paralel yapının Türk Silahlı Kuvvetleri'nde nasıl olup da böylesine kökleşebildiğini düşünmeye başladım.
Sonuçta şu değerlendirmeyi yaptım:
İktidar artık darbeleri tarihe maletmenin yolunun, askeri yandaşlaştırmaktan değil, parlamenter sistemi tüm kurumlarıyla işletmekten ve çağdaş demokrasiyi uygulamaktan geçtiğini görmüş olmalı. Zira parlamenter sistem dışındaki arayışların, kaçınılmaz olarak darbeye teşebbüs zemini yarattığı ortaya çıkmış durumda.
TSK'ya gelince:
Askerin, Yüksek Şura toplantılarında bu yapının temizlenmesine yönelik çabalarına karşı çıkıp imza koyanlar, ne denli vahim bir hata yaptıklarını sanırım önceki gece anlamışlardır!