Uğur Dündar Sözcü Gazetesi

Koç Ailesi’nin Divan Oteli…

15 Haziran 2013, Cumartesi…Gezi Parkı’ndaki eylemin 20. günü…Karnaval yerini andıran park, her zamankinden daha kalabalık. Yaşlı-genç, kadın-erkek binlerce demokrasi aşığı orada…Gün boyu...

23 Ocak 2016 | 1.283 okunma

15 Haziran 2013, Cumartesi…
Gezi Parkı’ndaki eylemin 20. günü…
Karnaval yerini andıran park, her zamankinden daha kalabalık. Yaşlı-genç, kadın-erkek binlerce demokrasi aşığı orada…
Gün boyu olağandışı hiçbir şey yaşanmayan parkta, akşama doğru bir hareketlenme başlıyor. Çünkü dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, polise “Orayı temizleyeceksiniz” emrini veriyor. İşareti alan binlerce polis de Taksim Meydanı yönünden halkı süpürme harekatına yöneliyor.
Kadın-erkek, yaşlı-genç ayırımı yapılmaksızın herkesin üzerine tazyikli sular püskürtülüyor, plastik mermiler atılıyor, coplar inip kalkıyor, biber gazları sıkılıyor ve eylemciler, Gezi’yi terk etmeye zorlanıyor.
Orantısız polis şiddetine, orantısız zeka ile karşılık vermeye çalışanlar arasında fenalaşanların sayısı o kadar çok ki, ambulanslar yetersiz kalıyor. Parkın çimleri yarı baygın yatan ya da acılar içinde kıvrananlarla doluyor.
Şiddet mağdurlarının feryatları gökyüzüne yükseliyor…

* * *

İşte o dakikalarda, değerli haberci Özlem Gürses arkadaşımla haber masasına oturup, canlı yayına geçiyoruz…
Büyük umutlar ve ideallerle çalıştığımız Artı Bir Televizyonu, 5 yıldızlı otel konforu içindeki plazalardan yayın yapan haber kanallarının yanında bekçi kulübesi gibi kalıyordu. Üstelik günlerdir doğru dürüst uyumuyor, bazen yemek yemeyi bile unutuyorduk. Teknik olanaklarımız da yetersizdi. Örneğin Taksim’den kesintisiz ve net görüntü alabilecek bir cihazımız bile yoktu. Ama Gezi Park’ında bu acımasız şiddet sürüp giderken penguen belgeselleri ve yemek programları yayınlamakta ısrar eden duyarsız plaza kanallarının asla ulaşamayacakları bir özelliğe sahiptik.
Halkın gerçekleri öğrenme hakkının dışındaki hiçbir güce hizmet etmemeye, evrensel meslek ilkelerine sıkı sıkı bağlı kalarak olup bitenler hakkında toplumu bilgilendirmeye yeminliydik. O nedenle onlara oranla çok güçlüydük.
Haftalardır gözünü kırpmadan ve beş kuruş almadan haber merkezini yöneten değerli kardeşim Mustafa Hoş, o gün izinli olmasına karşın bu tarihi olaya tanıklık edebilmek için Taksim’e giden başarılı muhabirimiz Gökmen Ulu ile irtibat sağlayınca “Gökmen hemen Divan Oteli tarafına geçsin” dedim.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yılkı atları susuzluktan ölüyorlar!.. 04 Eylül 2024 | 1.895 Okunma 30 Ağustos Zaferi, ölüm ve sürgünden kurtuluşun, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun adıdır!.. 30 Ağustos 2024 | 2.222 Okunma Vergi denetimleri düşük gelir grubundaki yurttaşlara mı yapılıyor?.. 28 Ağustos 2024 | 2.381 Okunma İklim krizinin ülkemiz üzerindeki ölümcül etkilerinin farkında mısınız?.. 22 Ağustos 2024 | 1.327 Okunma Olimpiyat halkalarındaki renkler neden ayrımcılık anlamına geliyor?.. 10 Ağustos 2024 | 2.032 Okunma