“Örgütsüz ve sinmiş bir toplum, insan hakları ihlalleri
karşısında susuyor, yaşananları görmüyor.
Sendikal hak ve özgürlüklerin giderek yok olduğu toplumlarda
siyasal erk, medyayı istediği gibi denetler.
Türkiye 2011 yılının bitmesine 14 gün kala, siyasal iktidarın
baskısını çok iyi görüyor.
Peki bir tepki var mı?
Yok!..
Uğur Dündar gibi deneyimli, olayların üzerine giden, salt
gazetecilik yapan bir kişinin ekranlardan uzaklaştırılması, Ruşen
Çakır gibi arkadaşlarımıza hiçbir gerekçe gösterilmeden çalıştığı
kurumdan “yol verilmesi”, baskıcı sivil siyasi bir yönetimin
Türkiye'yi nereye götürmek istediğinin en somut örneği değil
midir?
Öyle kıvırmaya falan gerek yok!
Suya sabuna dokunma, talanın, yalanın üzerine gitme,
tartışma programlarında siyasal iktidarın üzerine
gitme…
Dokunursan yanarsın arkadaş!
* * *
Geçelim…
Arkadaşım Prof. Dr. Haluk Şahin'in “Can Çekişen Bir
Meslek Üzerine Notlar” (Say Yayınları) kitabını
mutlaka okumanızı öneririm.
Şahin kimi gazetelerle de söyleşi yaptı, gazeteciliğin nasıl can
çekiştiğini anlattı.
Haluk Şahin, sansür ve otosansür konusundan, haberciliğin
tasfiyesine değin önemli konulara değindi.
Ne dedi Şahin:
“Şunu söyleyeyim, bu iktidar bu konuda çok becerikli. Özellikle
televizyonları yakından izliyorlar. Tam saha pres, adam adama
markaj yapıyorlar.
Ne demek istiyorum?